30.BÖLÜM : "Çok Bilinmeyenli Denklem"

13.8K 684 73
                                    

_

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

_

İnsan hayatta olduğunu kalbinin atışıyla değil, yaşadığı olağandışı olaylarla fark ediyor. Aslında etrafımızdaki her şey çok normal ve olması gerektiği gibi yaşandığı sürece hiçbir şeyin farkına varamıyoruz.

Yaşam çoğu zaman iki bilinmeyenli denklemken bir an da çok bilinmeyenli denkleme evrilen hayatlarımızı nasıl idame ettirebileceğimizi kestiremiyor, her şeyi daha da batırıyoruz.

Kalp dakikada atmış ile yüz atım arasında kendi düzenini kurarken her şey çok olağan ama düzen şaşmaya başladığında bedenimiz kalbimize ayak uydurmakta zorlanıyor ve önceden kalp ve beyin arasında yaşanan iki bilinmeyenli denklem, diğer organlarımızın da katılımıyla çok bilinmeyenli bir çıkmaza dönüşüyor.

Matematikte buna, cevabı merak edilen sorular neden oluyor. Olağan hayat akışında ise durum daha farklı.

Saatlerdir kapısında beklediğimiz ameliyathane de bu denklemlerin ev sahibi mesela şu an. Kapısından çıkan doktorun kuracağı cümlelerde ya denklemi çözecek ya da bizi bilinmezliğe daha çok itecekti.

Eğitim hayatım boyunca sayısını bilmediğim kadar denklem çözdüm. Defalarca soru düşünüp defalarca cevapsız soruyla karşılaştım ama hayatımda ilk defa soru sormaktan ölesiye kaçtığımı fark ediyorum.

Sorulardan değil cevaplardan korktuğum ilk andaydık.

"Umut nasıl doktor bey?" diye soran Murat'tı. Benim yerime söz hakkını eline almış ve her ne kadar çekinse de soruyu sormuştu.

"Geldiğinde çok fazla kan kaybetmişti." diyen doktorla beraber, her ne kadar korksam da, maskeden açık kalan gözlerine baktım.

"Kurşunu çıkarttıktan sonra iç organların zarar görüp görmediğini kontrol ettik ancak maalesef ki böbreğinin birisini almak zorunda kaldık. Birazdan yoğun bakıma alacağız. Hayati riski yok ama normal odaya en erken yarın sabah alabiliriz. Burada beklemenize gerek yok yani. Tekrar geçmiş olsun."

Doktoru başımızla onaylarken hiçbirimizden ses çıkmıyordu. Ne dememiz gerektiğini ya da ne yapmamız gerektiğini bilmediğimiz gibi, tepki de vermemiştik. Doktorun gidişinden yaklaşık beş dakika sonra Umut'u yoğun bakıma götürdüler ancak ameliyathanenin içindeki yoldan gittikleri için onu ancak camekandan izleyebilmiştik.

Daha önce hiç böbreğim alınmamıştı. Yoğun kan kaybının ne demek olduğunu bildiğimi düşünüyordum ama hiç böbreksiz kalmadığım için Umut uyanınca ona ne demem gerektiğini bilmemek beni çok fazla geriyordu.

"Hadi seni eve götüreyim." diyen sesi duyduğumda ellerimi, yerleştirdiğim camekandan çekip Kerem'e döndüm.

"Uyanmasını bekleyeceğim."

Serhat yüzbaşı çoktan eve gitmiş, Murat'da birkaç saniye önce telefonla konuşmak için yanımızdan ayrılmıştı. Umut yoğun bakıma giderken çok fazla detay vermeden Ali amcalara haber vermiştik. Daha sonra da annemlerle beraber yola çıktıklarını öğrenmiştik. Murat şimdi kiminle konuşuyor bilmemekle beraber merak da etmiyordum.

Pİ (Aşkı 3 alınız!)Where stories live. Discover now