13.BÖLÜM : "Kar Soğuğu"

17.7K 895 141
                                    

_

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


_

Karanlığın bedenimi esir aldığından itibaren geçen süre, ömrümden ne kadar götürdü bilmiyorum. Belki de kayıp olarak gördüğüm saatler, kalan ömrüme yeni saatler ekledi.

Yaşamak benim için kolay olan bir olgu değildi, hayatta kalmak benim için bir zorunluluk oldu. Savaşın merkezi zihnim olurken ruhumun isyanı, savaşın sonucuydu. Onu kaybettiğimin farkındaydım. Ona çok şey borçlu olduğumu biliyordum.

Gözlerimin karanlıktan kurtulmaya çalıştığı saatlerde doğumunu beklediğim yeğenimin bu dünyadaki kaçıncı saati olduğunu bilmiyordum. Murat babalığa alışmış mıydı mesela? Ya da Ceyda sebep olduğum korkuyu üstünden atıp kendisine gelebilmiş miydi?

Gözlerim yavaşça aralandığında olmayı beklediğim yerde de değildim aslında. Karşımda beyaz hastane odası yoktu ya da kolumda açılmış bir damar yolu göremedim. İşin garip tarafı herhangi bir yerimde ağrı ya da acı da yoktu.

Bedenimi ürperten bir soğuk hissettim sadece. Tanıdık bir soğuktu. Tanımak istemediğim bir soğuktu. Karların getirdiği acımasız bir soğuktu...

Gözlerim biraz daha aralandığında tüm gökyüzü önüme serilmişti. Nerede yattığımı bilmiyordum ama üstümde herhangi bir tavan olmadığı kesindi.

Vücudumda herhangi bir acı olmamasını fırsat bilerek yattığım yerden doğrulmaya çalıştım ama hareket edemedim. Gözlerim tekrar gökyüzüne takıldıktan sonra etrafımı taramaya başladı. Kimse yoktu. Bomboş bir arazide tek başımaydım.

Son gücümü de kullanıp yattığım yerden tekrar kalkmaya çalıştığımda bu sefer başarılı olmuştum. Uzandığım yerden doğruldum. Bedenimde yine hiçbir acı yoktu. Son dakikalarımı hatırlıyordum. Kanlar içinde yere serildiğimi düşünürsek bu garip bir durumdu.

Gözlerimi etraftan çekip yattığım yere bakarken büyük bir sürprizin beni beklediğinden birhaberdim. Beyaz karların üstündeki kanı gördüğümde ise artık nerede olduğumu düşünmeme gerek kalmamıştı.

Dudaklarımı aralayarak "Hayır..." diye mırıldandım. "Hayır... Geçmişte kaldı bunlar." Sonra sesim biraz daha yükseldi. Bulunduğum durumu kabul etmek niyetinde değildim. "Bunların hepsini yaşadım ve bitti. Hayır..."

Gözümden bir damla yaş yanaklarıma yuvarlandıktan sonra karları kırmızıya bulamış kanla buluştu. Onların buluşmasını izlemek ruhuma eşsiz bir acı verdi. Uzun zaman sonra ilk defa ruhumun bir şeyler hissettiğini duyumsadım. Canı acıdı. Canı acıyor olsa bile onu hissetmek hoşuma gitmişti.

Buradaydı... Onu bıraktığım yerde. Beni terk ettiği yerde.

Karların üstüne kaplayan kanı izledim. Çok fazlaydı. Sonra gözlerimle yavaşça onu takip ettim. Hepsinin benim olma ihtimali imkansızdı. Kırmızının bittiği yerde siyah bir silüet başladı. Belli belirsizdi ama karşımdaydı. Benden biraz uzaktı bedeni, sırtı dönüktü. Kıvırdığı bacaklarına kollarını sarmış, başını da dizlerine yaslamıştı. Başında eski bir şapka vardı. Saçlarını göremedim. Üstünde ince bir hırka, altında ona nazaran biraz daha kalın bir pantolon... Ayakları çıplaktı. Sırtındaki koca yarayla kanını, kanıma karıştırıyordu.

Pİ (Aşkı 3 alınız!)Where stories live. Discover now