23.BÖLÜM : "Sonsuzluğun Başlangıcı"

15.3K 789 242
                                    

_

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

_

Kerem'den...

"Üşüyorsun biliyorum." diye fısıldadım elimi dolaştırdığım soğuk toprağa doğru. Sabahın hangi saat diliminde olduğumuz umrumda değildi. Eksiktim. Sadece burada olmak istemiştim. Mine'nin gidişini ancak buradayken daha rahat atlatabileceğimi düşünmüştüm.

"Gitti biliyor musun?" diye bir soru yönelmiş ve hatta cevap da beklemiştim. Ancak bir mezar taşının cevap vermesini istemek kadar delirmediğim bir gün olduğu için şanslı olmalıydım.

Mine'nin bindiği helikopter pistten ayrılırken onunla aramızda oluşturduğumuz bağların gerildiğini ve hatta kopma noktasına geldiğini ilk defa bu kadar net hissedebiliyordum. O bağların gücünü biraz olsun kuvvetlendirebilseydim gitmesine yine izin vermeyebilirdim ama bu kez buna hakkım olmayan son noktadaydık.

"Nefes almaya ihtiyacı vardı İnci, farkındayım." dedim. Toprağın üstündeki, kimin getirdiğini bilmediğim çiçekleri belli bir noktada toplamaya çalışıyordum. "Aramızda kalsın ama korkuyorum." diye fısıldadığımda gözümden akan yaşın toprağa damlamasına engel olamadım. "Onu da senin gibi kaybetmekten korkuyorum ama devamlı kanatlarımın altında tutamayacağımın da farkındayım."

Çiçekleri bir noktaya topladıktan sonra toprağın üstündeki yabani otlarla ilgilenebilirdim artık. Gün yeni aydınlanmaya başlamıştı. Normal bir insan olsa muhtemelen sabahın bu saatinde yabani ot temizleyen adamın kim olduğunu merak ederdi ama mezarlık görevlisiyle maalesef ki tanışıyorduk. Vedat ağabey zamansız ziyaretlerime alışık olduğu için sorgulamamıştı bile.

"Onun canını acıtmışım." dediğimde aklıma vücudundaki yaralar geldi. Yüzüm istemsizce buruşurken o yaralardan birinin mimarı olmak canımı acıtıyordu. "Ve sanırım acıtmaya da devam ediyorum."

Yabani otlarla işim bittiğinde onları da daha sonra atmak üzere toprağın bir kısmında topladım ve mezarın beton kısmına oturup beyaz mezar taşına baktım.

"Yanımda olsan, ona karşı bu kadar şuursuzca hareket etmemi engellerdin ama yoksun." dedim yıllar önce ki gerçeği şimdi fark ediyormuşum gibi canım yanarken. Gözümden akan bir damlayı daha elimin tersiyle sildim. İnci benim ağladığımı gören tek insan olabilirdi ancak o da kimseye söyleyemeyecek kadar suskun olmayı tercih etmişti.

Mine'yi gördüğüm ilk an aklıma geldiğinde dudaklarımda küçük ama derin bir tebessüm oluştu. Onu ilk gördüğümde sonsuzluğun başlangıç noktasında olduğumu hissetmiştim. Daha önce yaşamak için hiçbir zaman direnmediğim kadar direnmek istedim. Sanki kalbi kalbime güçlü bir bağ ile bağlanmış gibiydi. Kalbime bir ağırlığın daha çöktüğünü hissederken onun kalbini hissedememenin beni bu kadar çok zorlayacağının henüz farkına varıyordum.

Aramızda oluşan daha doğrusu onun tarafından oluştuğuna emin olmadığım bu bağ başlarda beni çok korkuttu ve hatta hala korkuttuğunu bile söyleyebilirdim. Kalbim daha önce hiç hissetmediği şeyler hissederken bunun ne ölçüde bizi tehlikeye atabileceğinin farkında bile değildim.

Pİ (Aşkı 3 alınız!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin