27.BÖLÜM : "Yüzleşmenin Soğuk Tarafı"

14.2K 804 239
                                    

_

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


_

Kerem'le beraber iki katlı müstakil evin bahçesine girdiğimizde bizi, bahçeye kurulmuş uzun bir masa karşıladı. Timdekiler çoktan gelmiş ve masaya yerleşmişlerdi bile.

Emir bizi görünce ayağa kalkıp yanımıza geldi.

Bana bakarak "Hoş geldiniz komutanım." dedikten sonra bakışlarını Kerem'e çevirdi. Sanırım burada Kerem'i sadece Emre yüzbaşı tanıyordu.

Kerem elini Emir'e uzatıp kendisini tanıttı. Emir'le kısa bir tokalaşma gerçekleştirdikleri sırada bense bir açıklama yapma gereği hissetmiştim.

"Kerem üsteğmen önce ki çalıştığım timde komutanımdı. Sen aradığında beraberdik." dediğimde Emir küçük ama samimi olan bir gülümsemeyle karşıladı beni. Arkasını dönüp masaya ikerlerken biz de onu takip etmiştik.

"Sadece komutanın olduğuma emin misin?"

Kerem'in sıcak nefesi kulağımda kimsenin duymayacağı bir şekilde yankılandığında dirseğimi karnına geçirdim ama hesaba katmadığım bir detay Kerem'in acıdan kıvranmasına neden olmuştu. Karnındaki yara aklıma onun sesini duyduğumda gelmişti.

Elimi karnına koyup "Çok özür dilerim, unuttum ben yaranı." derken masadaki meraklı gözler bizi izliyordu. Kerem acı dolu yüz ifadesini değiştirip rahatlamam için dudaklarına küçük bir tebessüm yerleştirdi.

"Tamam, sakin. Sorun yok." dediğinde her ne kadar ona inanmasam da herkes bize baktığı için inanmış gibi yapmak zorunda kaldım. En sonunda Kerem neden o halde olduğumuzu açıkladı ve herkesle tek tek selamlaştıktan sonra yerine oturdu. Onun yanındaki sandalyeye de ben yerleşmiştim.

Emir'in çok tatlı bir annesi ve yaşından çok yaşanmışlığının olduğu belli olan bir babası vardı. Ankara'lı olduklarını ve hayatları boyunca zorunlu birkaç detay haricinde buradan hiç çıkmadıklarını öğrenmiştim.

Yemek boyunca herkes birbirini tanıdığı için masada koyu bir muhabbet dönmüş, ben bu muhabbete yetişebildiğim kadar dahil olmuştum. Kerem ise çoktan yeni timime alışmışa benziyordu. Fazla uyumlu bir adamdı ya da herkesi daha iyi tanımak için bu şekilde davranıyordu.

"Mine kızım sen de bu haytalarla berabermişsin artık öyle mi?" diye soran kişi Emir'in annesiydi. Sanki bu durumdan oldukça memnun bir hali vardı. Normalde insanlar kadınların saha görevine çıkmasını garip karşılarken Ayşe teyzenin hiç de böyle bir düşüncesi yok gibiydi.

"Öyle oldu Ayşe teyze."

"İyi olmuş kızım. Her yere bir kadın eli lazım. Sen de çok gözü pek bir askere benziyorsun zaten."

Ayşe teyzeye küçük bir tebessümle yanıt verdiğim sırada Barış "Benim devrem Ayşe'ciğim. Bizden gözü pek olmayan çıkmaz." diyerek söze atladı. Barış yine her zaman bildiğimiz Barış'tı. Ayşe teyzeye de direkt adıyla hitap etmesi aralarındaki samimiyeti kanıtlar nitelikteydi.

Pİ (Aşkı 3 alınız!)Where stories live. Discover now