21.BÖLÜM : "Okyanusun Bilinmeyen Derinliği"

14.2K 803 287
                                    

Gece bonusu.

Gece bonusu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

_

Okyanusların dibi görünmez. Görmediğim, bilmediğim her şeyden korkarım. Yüzmeyi çok iyi bilmeme rağmen okyanuslardan da korkarım. Çok derinlerde de yüzmeyi sevmem mesela ama karayı gördüğüm sürece bu bir sorun olmaktan çıkar. Karaya çıkmak için ne kadar yüzmem gerektiğini bilmeliyim.

Sergen'in nişanının yapılacağı salona doğru sürdüğüm arabanın içinde, büyük bir okyanusun tam merkezindeyim. Ne karayı görebiliyorum ne de ayaklarım yere basıyor. Debelenmemek için kendimi çok zor tuttuğumun farkındayım.

Arabayı bilinmeze sürüyorum. Bilinmezlik insanı ateşin en harlı yerine sürükler. Ben bilinmezliğe büyük bir hızla sürükleniyorum.

Bugüne kadar karların üstünde gördüğüm kırmızının sahibi benim ve bu kırmızıya başkalarının kırmızısı karışmasın diye arabayı son hızda sürmeye çalışıyorum.

Sergen'in ya da nişanlısının tam kırk iki dakika sonra patlayacak olan bombadan haberleri olup olmadığını bilmiyorum ama oraya gittiğimde büyük bir panik dalgasının beni karşılaşmasından korkuyorum.

Serhat yüzbaşının telefonunu kapattığım dakikadan itibaren telefonuma gelen hiçbir çağrıyı cevaplandırmadım. Konuşmak ve seslerindeki telaşı hissetmek istemiyordum. Sergen hariç timdeki herkesin adı ekranıma birkaç kere düşmüş olmasına rağmen Kerem'in adını bir kere bile görmemiştim. Üzülmem gerektiğine bile emin değildim.

Yarım saatlik yolu yaklaşık on yedi dakikada tamamlamış ve nişanın yapılacağı salona gelmiştim. Yola çıkmadan önce spor ayakkabılarımı giymekle ne kadar doğru bir karar aldığıma bir kere daha emin oldum. Salona koşar adımlarla girerken artık okyanusun ortasında debelenmeye başladığımı hissettim. Bu, daha hızlı boğulmamdan başka hiçbir işe yaramayacaktı.

Salonun girişinde gördüğüm Mehmet'le biraz olsun sakinleşmeye çalıştım ama onun koşar adımlarla bana gelmesi işimi iyice çıkmaza sokmuştu.

Konuşmasına izin vermeden "Neredeler?" diye sordum. Eliyle beni yönlendirmeye başladı. Salonda, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere onlarca insan vardı. Onların varlığı boğazıma değen suyun ellerini sıkılaştırmaya başladı.

Mehmet beni Sergen ve nişanlısı için hazırlanan masanın arkasına geçirdi ve orada olan merdivenlerden aşağıya indirdi. Kazan daire gibi bir kata gelmiştik. Duvarları boyasız ve rutubet kaplıydı ama buna rağmen yukarıya göre daha havadar ve serin bir ortamı vardı.

Mehmet'in bir kapının önünde durduğunu gördüğümde adımlarımı yavaşlattım ve kapıyı açmasını bekledim. Açtığı kapıdan, kenara çekilip benim girmemi bekledi.

Bedenim suya gömülürken kollarımı okyanusun üstüne bir kere daha çıkarttım. Kimden yardım istediğimi bile bilmiyordum.

Girdiğim oda aynı ilerlediğimiz koridor gibiydi. Henüz daha kapıdayken rutubet kokusunun yüzümü yalamasına izin verdim. Burası bir kazan dairesiydi ve iki tane kırmızı, kocaman kazan vardı. Salonu bunlarla ısıtıyor olmalılardı ama şu an havalar sıcak olduğu için çalışmıyorlardı.

Pİ (Aşkı 3 alınız!)Where stories live. Discover now