34.BÖLÜM : "Kar Tanesi Yalnızlığı"

11.6K 682 201
                                    

_

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

_

Hayatın aslında tarif edilemez anlardan oluştuğunu anladığımda on dokuz yaşındaydım. Yaşadıklarımızı anlatmakla, tarif edip anlaşılmak iki uç noktada yer alıyor ve biz bu iki noktanın arasında gerilen ipte bir cambaz edasıyla yürümeye çalışıyorduk.

Uzunca bir süre ipin merkezinde tamamen hareketsiz bir biçimde, öylece durmuş ve ne olduğunu bilmediğim bir uyarıcıyı beklemiştim. Belki de defalarca ipten atlamayı düşünmüş ama yine bilmediğim bir nedenden dolayı bunu yapmayı devamlı ertelemiştim.

Kerem'in hayatıma girdiği noktada ipte kurduğum dengenin bozulmaya başladığını hissetsemde hareket etmeyi erteleyebildiğim kadar ertelemeye çalıştım. Ancak o günden sonra ne onun yaptıkları ne de benim davranışlarım hareketsiz kalmama olanak sağlamadı.

Anlatmak ya da tarif edip anlaşılmak arasında ya hareket edecek ya da aşağıda açılan çukura düşmeyi seçecektim.

Düşeceğimi daha doğrusu düşmem gerektiğini hissettiğim çokça an oldu ancak atlamaya yeltendiğim zamanlarda kolumdan tutan el her defasında buna engel oluyordu.

Üsteğmen Kerem Ulaş...

Tüm ihtişamıyla arabadan inip yolu kapatan arabaya doğru ilerleyen ve normalde olsa duramayıp arkasından gideceğim ama yine bana tek bir bakışıyla arabada kalmamın daha iyi olduğunu anlatan adam.

Henüz öğle saatleri olmasına rağmen kenarındaki ağaçların gölge yaptığı karanlık yolda, nedenini bilmeden beklediğim dakikaların arasına, bu noktaya nasıl gelebildiğimizi sorgulayan düşüncelerimin serpilmesine engel olamamıştım.

Kerem, arabadan inen uzun boylu adamla konuşuyor ve arada da bana dönerek her şeyin yolunda olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Endişeli değildim. Uzunca bir süre önce ipteki hareketlerimi hızlandırıp zorakide olsa her şeyi anlatmayı seçmiştim.

Anlaşılmak ise artık hayatım boyunca insanlardan beklemediğim bir kavramdı.

Kerem'in birkaç dakika daha o adamla konuşmasını izlerken aslında bazı zamanlarda onun da beni anlamayı görmezden geldiğini biliyordum. Bunun için onu hiçbir zaman suçlamadım ama uzaklaşmaya çalıştım.

Sonuç ise; şu an aynı arabada, nereye olduğunu bilmediğim bir yere beraber yolculuk ediyorduk. Kerem'e inatla, tanıştığı kişinin Teğmen Mine Kılıç olduğunu söylesem de Teğmen Mine Kılıç kontrolün elinden alınmasına asla izin vermezdi.

Kerem'in, Mine Kılıç'ı yeniden ortaya çıkarmaya başladığını kabul etmem gerektiği noktadaydık sanırım. Bu aşamada devreye, yıllar önce karların üstünde bıraktığım ruhumun girmesi gerekirken o da ipin üstüne gelmiş ve kararsızlıklarımın yanında yer almayı tercih etmişti.

Gelmesi bile büyük bir mucizeydi. Şimdi Kerem'in karşısındaki adamdan bir tuşlu telefon almasını ve bana doğru yürümesini, oturmuş beraber izliyorduk. Sessizdik ama yine de yan yanaydık. Sanırım yıllardır küs olduğum ruhumla da yavaş yavaş barışma aşamasına gelmiştik.

Pİ (Aşkı 3 alınız!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin