26.BÖLÜM : "İç Hesaplaşma"

15.1K 767 212
                                    

_

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

_

Kendimi öldürmeyi hiçbir zaman düşünmedim ama kimseye görünmeden, sessiz sedasız bir şekilde yok olup gitmeyi istediğim zamanlar oldu. Yok olmuş umutlarımla asla sahip olamayacaklarımın arasındaki derin çukura düşmüştüm.

O çukurda büyümek zorunda kaldım.

İnsan hayata bir amaçla tutunuyor. Çok uzunca bir süre, hiçbir amacım olmadan sadece nefes almayı başarabildim ancak belli bir zaman sonra ciğerlerime çektiğim oksijen benim için zehir olmaya başlamıştı. Ya o umutsuzlukların için de kaybolup gidişime izin verecektim ya da kendime bir amaç edinecektim.

"Neden böyle bir şey yaptın?" diye sorarken aslında nedenin çok belli olduğunun farkındaydım. Kerem'e yaralarımı gösterirken kurduğum her cümlenin onun zihninin bir yerlerinde konuşlandığını biliyordum.

"Hayatta kalma amacının Simon'la yüzleşmek olduğunu söylemiştin." dediğinde karşımda oturan adama bakıyordum. Yaptığımız kahvaltının sonunda bunu söylediği için ona minnettar kalmam gerekirdi çünkü o kadar açlığın yanında bu muhabbet açılırsa yemek yiyemez ve bir süre daha aç kalırdım.

Sırtımı sandalyeden ayırırken "Yapamam." diye mırıldandım. Bunu yapmak için her şeyimi verebilirdim ancak askeri disiplinin kuralları vardı. "Görev yerim artık orası değil. Buna yetkim yok."

Kerem'de benim gibi yaslandığı sandalyeden doğruldu ve kollarını masaya yaslayıp toprak gözlerini benimkilerle buluşturdu.

"Sorguya beraber gireceğiz." dediğinde gözlerimin kısılmasına engel olamadım. "Senin adın yerine benim ki geçecek." diye devam ederken göz kırptı.

"Ortaya çıkarsa zor duruma düşersin Kerem."

"Bir şeye de itiraz etmesen olmaz mı? Albayın haberi var merak etme, sorun çıkmayacak. Yaptığım her hatanın telafisi için uğraşıyorum Mine ama istemiyorsan seni asla zorlamam." dediğinde panikle başımı iki yana salladım.

"Hayır. Deli misin sen? Tabi ki istiyorum ama..."

"Aması falan yok o zaman. İstiyorsan o sorguyu yapacaksın."

Yaşama tutunma amacımı önce elimden alan adam şimdi altın tepsiyle bana sunuyor ve kabul edip etmeyeceğimi soruyordu. Kerem'le kısa zamanda çok şey yaşamıştık. Geneli benim hayal kırıklıklarımla bitse de daha geldiğim ilk andan, hatta ben gelmeden önceden başlamıştı o kırıklarımı toplamaya. Çabalıyordu ve ne kadar inkar etsem de bu çabası beni kendisine daha çok çekiyordu.

"Hadi sen de evine gidip dinlen." dediğimde odama gelmiş, yatağımın üstündeki papatyaları nerede saklayacağımı düşünüyordum. Uyumam için onları toplamam gerekiyordu. Kerem'se yatağın karşısındaki koltuğa oturup beni izlemeyi tercih etmişti.

"Evimi yaklaşık iki aydır temizlemiyorum." dediğinde açılan gözlerimle ona baktım. Başımı sağa sola sallarken "Sen gerçekten evime yerleşmişsin." diye mırıldanmayı da unutmamıştım.

Pİ (Aşkı 3 alınız!)Where stories live. Discover now