16.BÖLÜM : "Ölüme Sergilenen Oyun" / 2.Kısım

14.2K 940 113
                                    

_

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

_

Adımlarım yavaş, düşüncelerim hızlıydı. Zihnimde yerle göğün yerini değiştirebilecek şekilde şiddetli depremler meydana geliyordu. Ölüm bir tarafımda beni takip ederken diğer tarafımda on dokuz yaşım belirdi. Elimden tutup cesaret vermek için mi, yoksa "Sen tam bir aptalsın!" demek için mi geldiğini çözemedim. Aslında ikinci seçenek çok da umrumda değildi.

Gözlerim onun açıkta kalan tek gözüyle kesişti. Diğer gözündeki bandaja on dokuz yaşım gülecekti. Ölüm sadece bizi izlemeyi seçti. Hayatım bir film olarak sergilenseydi  en ön sıradan izlerdi.

Gülmesi gereken yaşlarda ölmeyi düşünen bir insanı korkutamayacağının farkına varmalıydı.

Ona iyice yaklaştığımda yüzüne sinsi bir gülümseme yerleştirdi. Dikkatimi ilk çeken detay yüzündeki çizgilerin belirginliği oldu. Yaşlanmıştı. Ellerini havada iki yana açtı ve duymak istemediğim sesini boşluğa bıraktı.

"Mine, Mine, Mine..." diye başladığı cümlesini "Benim küçük, tatlı ama yaramaz kızım." diyerek devam ettirdi. Ses tonu hiç değişmemişti.

Onun gevşek halinin aksine "Kelimelerine dikkat et." dedim. "İyelik eklerinden hiç hoşlanmam."

Jipin tam önünde duruyordum. Yolcu koltuğunda oturan adam kapının arkasından çıkarak bana yaklaşmaya başladığında üstümü aramak için geldiğini anladım. Elimi durması için havaya kaldırdım ve bir adım geriye attım.

"Yaklaşma."

"Sakin ol, sadece üstünü arayacaklar. Rutin bir prosedür."

Kendi kendime "Senin prosedürüne..." diye mırıldandığımda kendimi zor engellemiştim. Bakışlarımı üstüme gelmek için bekleyen adamdan çekip Simon'a yönlendirdim. Üstünü arayamazlar Mine!

"Üstümde tek bir iğneyle bile yanına gelmeyecek kadar tanıyorum seni. Kimse bana dokunmayacak." dedikten sonra sağ elimi havaya kaldırıp arkada hala bizi bekleyen aracı gösterdim. Gözlerim onun üzerindeydi.

"Üstümde hiçbir şey yok. Tek bir hamle daha yaparsanız şimdi geri dönerim. Anlaşma falan kalmaz."

Simon endişeli haliyle "Tamam." dedi. "Dediğin gibi olsun. Arabaya bin."

Her ne kadar ayaklarım tersi istikamete gitse de söylediğini yaparak arabaya bindim. Arka koltukta benim için ayrılmış yere oturduğumda Simon'da yanımdaki yerini almıştı.

İlerleyen arabada gergindim ama yüzümü ifadesiz tutmaya çalıştım. On dokuz yaşım kayboldu, ölüm hala başucumdaydı. Daha şimdiden kendimi yorgun hissetmeye başlamıştım. Bunu düşünmemeye çalıştım.

Araba eski bir binanın önünde durup da Simon hiçbir şey demeden arabadan indiğinde bende onu takip ettim. Sanırım Defne'nin yanına gelmiştik. Önde o, arkasında ben ve benim arkamda iki adam harabe binanın içine girdik.

Pİ (Aşkı 3 alınız!)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora