"ÖZEL BÖLÜM(!)"

4.8K 338 39
                                    

_

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

_

Yaşam bedenimize doğarken tek başımaydım. Dağ başlarında aylarca mücadele ettiğim her şeyde yine yalnızdım ve vücuduma aldığım hiçbir yarada da yanımda birisi yoktu. Yalnız olmak o dönemlerde canımı acıtır, üstüme kara bulutlar misali çökerdi. Kerem yarama baskı uygularken yalnız değildim ve bunun beni bu derece korkutacağını asla tahmin etmezdim.

İlk defa yalnız olmayı diledim.

Ambulansla beraber gelen doktorlar beni yavaşça önce bir sedyeye, ardından da sedyenin tekerlekleri sayesinde ambulansın içine alabilmişlerdi. Kerem'de benimle aynı hızda ambulansa bindi. Yarama tampon yaptığı elinin yerini ambulanstaki hemşire olduğunu tahmin ettiğim kişi almıştı. 

Kulaklarıma artık çok derinlerden ulaşan tanımadığım bir ses "Mine Ulaş... 29 yaşında, askeri personel. Yaklaşık 7 aylık hamile." dediğinde tınısı bana çok tanıdık ve hoş gelen bir ses hastaneye anons geçen doktoru düzeltti.

"7 ay 3 hafta."

Kerem aralıklarla açabildiğim gözlerini üstümden asla çekmiyordu. Doktor hızlı bir şekilde anonsunu düzelttikten sonra devam etti. "Ateşli silahla yaralanma mevcut. Tek bir kurşun rahme çok yakın bir noktadan girmiş. Annenin kan kaybı fazla, her ihtimale karşı doğumhane de hazırlansın."

Kerem'in bir saniye bile üstümden ayrılmayan gözleri doktora döndü. Gözlerinde korkuyla beraber "Çok küçük." diye mırıldandığını duyabildim sadece. Sonrası hastaneye gidene kadar kendimi bıraktığım bir boşluk olmuştu. Bilincim aralarda gelip gidiyor, gözlerimi açtığım her dakika da elimle bebeğimin varlığını kontrol ediyordum. Ameliyata alınmadan hemen önce, son kez gözlerimi aralayabildiğimde, Kerem'in elimi tutan elini, bana bakması için hafifçe sıkabildim. Gücüm o kadarına yetebilmişti. Kerem benim konuşmama izin vermeden "Utrasonla kontrol ettiler." dedi. Sedyede başıma doğru eğilmiş, bir eli saçlarımda diğer eli hala elimi kavrıyordu.

"Küçük hanımın keyfi şu an için yerinde, merak etme." 

Gözünden firar eden bir damla yaş benim yanağıma damladı. Benim için asırlardır devam eden acı belki de sadece dakikalara karışmıştı ama o an bunu anlayabilecek kadar zaman algım bende değildi. 

"Söylediklerimi unutma yüzbaşı." diye mırıldanabildim. Soluk soluğa değildim artık, muhtemelen acıyı en az derecede hissetmem için bir müdahalede bulunulmuştu. 

"Af..affetmem seni."

Gözyaşlarının içinden buruk bir gülümseme sundu. "Bu durumda bile çok konuşuyorsun Keloğlan."

Zihnim seneler öncesine, beni o karların arasında bulduklarında ameliyata girerken Murat'ın söylediklerine düştü. O zaman da beni hayata bağlayan tek kelime garip bir şekilde bu olmuştu. Seneler önce Murat, şimdi de Kerem bana "Gitme." diyordu.

Pİ (Aşkı 3 alınız!)Where stories live. Discover now