on üç.

22K 1.7K 274
                                    

Selaaam.

Bölümü yine ve yine geciktirdim, azıcık sövebilirsiniz. Ama azıcık xlwmxlwmfmenc

Neyse keyifli okumalar :*

*
Geçen üç günün ardından dışarı çıkma çabalarım başlamıştı. Lakin her seferinde bahçe kapısının dışına bir adım attığımda dizlerim titremişti ve yere düşmekten son anda kurtulmuştum.

Daha üç gün denemiştim ama şimdiden yapamayacağıma dair bir ümitsizliğe kapılmıştım. 

Dış kapının açıldığını duyunca korku ve hayretle odadan çıktım. Daha onlar gideli bir saat bile olmamıştı, kim gelirdi ki bu saatte? Salona girdiğimde koltuğa kendini öylece atmış Sefa'yı gördüm. Şaşkınlığım daha çok arttı, yüzünde her zaman ki gülümsemesi yoktu.

Ve en önemlisi çok halsiz duruyordu.

"İyi misin?" Diye sordum yanına yaklaşarak. Gözlerini öylece tavana dikmişti ve soruma cevap vermiyordu.

"İyi misin, Sefa?" Dedim direterek. Mırıldanmaya benzer bir ses çıkardı.

"Üşüyorum." Hava dehşet sıcaktı, bu havada mı üşüyordu?

Yanına iyice yaklaşıp elimi alnına bastırdım. Yaptığım ölçüm ne kadar doğruydu bilmiyordum ama Sefa cayır cayır yanıyordu!

"Sen yanıyorsun," dedim dehşetle. Emin olmak için tekrardan elimi alnına bastırdım. "Sen gerçekten yanıyorsun."

"Utandırma." Diyerek halsizce güldü. Bu halde bile şaka yapıyordu.

"Ateşini düşürmemiz lâzım." Dedim telaşla. Yüzünü buruşturdu.

"Lütfen bana hastaneye git deme." Yüzünü daha fazla buruşturdu ve zorla yutkundu.

"Bekle." Deyip yanından ayrıldım. Mutfağa gittim ve büyük bir kasenin içine su doldurdum. Dolaptan aldığım sirkeden de birkaç damla suyun içine damlattım.

Mutfaktan çıktım ve yanına döndüm. Yanımda çekiştirdiğim sandalyeden kafamı kaldırdığımda kaşlarımı çattım. Üstüne en kalınından bir sweat giymişti ve üstüne de battaniye örtmüştü!

"Ne yaptın sen?" Diye mırıldandım. Üstündeki battaniyeyi çekip aldım.  Kolundan çekiştirdim ve yerinde dikleşmesini sağladım. Elimi sweatin eteklerine götürüp itiraz edemeden çekip çıkardım.

"Üşüyorum ya." Dedi huysuz huysuz.

"Ateşin çıktığı için üşüyorsun. Kalın giyersen daha çok ateşin çıkar."

"Hıı." Diye anlamsız bir ses çıkardı. Tekrar yattı. Yanımda getirdiğim bezi suya batırdım ve alnına koydum. Suyun soğukluğuyla titredi. Diğer bezi de ıslatıp boynuna koydum.

"Çorba yapıp geleceğim. Bezleri sakın çekme, tamam mı?" Dedim yumuşak bir sesle. Gözlerini kapatıp açtı sadece.

Mutfağa tekrar gittiğimde olabilecek en hızlı şekilde mercimek çorbası yapmaya başladım. Sefa gerçekten çok hastaydı ve bir an önce toparlanmasını istiyordum. Nasıl bu kadar üşütebilmişti bu sıcak günlerde? Çorbayı pişmesi için bırakıp tekrar Sefa'nın yanına gittim. Hâlâ yarı baygın yatıyordu.

Kestik ve BaştanOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz