elli altı.

5.2K 637 120
                                    

Selam selam.

Ayy umarım medya görünüyorduur

Bölüm başında da hatırlatayım. Yorum yapmayı ve oy vermeyi lütfen unutmayın.

Yazım yanlışlarım için üzgünüm.

Keyifli okumalar patateslerim<3

*

Evde kimsenin olmamasını fırsat bilerek bol bol alıştırma yapıp iyiden iyiye bacaklarımı açmıştım. İçimdeki heyecan hop oturup hop kalkmamı sağlarken gözüm sürekli saate kayıyordu.

Evet, artık beklediğim gün gelip çatmıştı. Artık aileme yürüyebildiğimi göstermem gerekiyordu. Hem daha fazla ne kadar saklayıp alıştırma yapabilirdim ki? Onlar yürüyememe benden daha fazla üzülürlerken ailemden daha fazla saklamam haksızlık olurdu. Hem artık heyecanımı biriyle paylaşmazsam patlayabilirdim!

"Bir kere daha başardım." Diye fısıldadım aynadan kendi yansımamı incelerken. Gözlerime ışık, tenime renk gelmişti adeta. Dedim ya, bir kere daha başarmıştım ben. Bundan bilmem kaç ay önce asla yürüyemeyeceğimi düşünürken şimdi ayaktaydım ve dakikalardır dikilip aynadan kendi yansımamı izliyordum. Hayatın bana öğrettiği en önemli ders ise her şeyin bir gün geçecek olmasıydı. Öyle ya da böyle, her şey geçiyordu; geçmez dediklerimiz bile geçiyordu zamanla. O an hep yaşadığımız hüzünle kalacağımızı düşünsek de hayat bir şekilde farklı seyrediyordu. Yaşadığım hayatın bana öğrettiği en önemli şey buydu işte, her şeyin geçici olduğu. Önemli olan sabretmekti, bazı olaylara daha fazla sabır göstermemiz gerekiyordu, hepsi buydu işte.

"Yaptım." Başarmış olmanın verdiği gurur yüzüme yansıdı, cildim ışıldadı birden. Belki insanlara basit gibi gelebilirdi ama her gün ayağa kalkıp da yürüyebilmemiz gerçekten mucize gibi bir şeydi. Gülümsedim kendi kendime, hayatımda her şey yoluna mı giriyordu sahi? Ailemi seviyor ve ailem tarafından seviliyordum, sevdiğim çocuk beni deli gibi seviyordu, eski arkadaşımla aramı düzeltmiş ve onun sayesinde bir arkadaş daha edinmiştim, derslerim konusunda ise umutluydum, yürümeyi başarmıştım, kendi hakkım olan evi alabilmiştim... Var mıydı benden daha mutlusu?

Kapı çaldığında heyecandan elim ayağıma dolaştı bir kez daha. Beni ayakta göreceklerdi! Beni yürürken göreceklerdi! "Geliyorum!" Diye seslendim bizim odadan. Elimle yüzüme hava yapıp çok hızlı yürümemeye özen göstererek ilerledim kapıya. Evet, yürümeye başlamıştım ama fazla hızlı yürüyüp de her şeyin berbat olacağından korkuyordum. Bir bebeğin ilk adımları gibi temkinli olmalıydım bir süre yürürken. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım.

Kısa bir sessizlik oluştuğunda kafamı yana doğru eğip hafifçe gülümsedim. Ortak bir noktada buluşup eve geldiğinden dolayı hepsi benim ayakta durmuş halimi görüyordu. Konuşmayı beceren ilk kişi kardeşim oldu. "Abla?"

"Eren?" Dedim gözlerini kırpıştıran haline gülerek. Sanki cevap vermem onu daha fazla şoka sokmuş gibi bir daha ses gelmedi kardeşimden.

"Biri beni şamarlasın." Dedi Sefa abim beni baştan aşağı süzüp gerçekliğimi kontrol ederken.

"Memnuniyetle." Yağız abim, Sefa abimin ensesine sertçe vururken daha çok güldüm. Gülmemi durduramıyordum zaten.

"Küçüğüm, sen..." Dedi Yusuf abim hayretle. "Sen yürüyorsun!" Gözlerimin dolmasına izin vermedim. Biz bu anı o kadar fazla beklemiştik ki!

"Ben yürüyorum abi." Dedim neşeyle. İçim içime sığmıyordu! Haykırarak ilan edesim vardı herkese!

Yusuf abim beni kucağına alıp içeri doğru geçti. Kendiyle beraber beni de salonun ortasında dönderirken kahkahalarımız bir kez daha evimizi çınlattı. Şu an dünyada benden mutlusu yoktu! Beni koltuğa bırakırken koklayarak saçlarımdan öptü. "Başardın!" Dedi gururla. Abim bana öyle bir gururla bakıyordu ki bu bakışı hiçbir zaman unutmayacağıma emindim, zihnime bu bakışı kazınmıştı artık.

Kestik ve BaştanWhere stories live. Discover now