otuz altı.

13.8K 1.4K 201
                                    

Ay ay merhaba

Nasılsınıız? Her şey yolunda mı?

Yazım yanlışlarım için üzgünüm.

Keyifli okumalaar<3

*

-Özge-

Gözlerimi açmaya çalıştığımda odadaki yoğun ışık yüzünden gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. "Uyanıyor," diye bir ses duydum fısıltıyla. Gözlerimi tamamen açabildiğim sırada beyaz tavan ile karşılaştım. Nerede olduğumu anlayamadığım bir dakika boyunca tavana bakmayı sürdürdüm. Ahşap duvarlar nereye kaybolmuştu? Son derece sert ve her tarafımı ağrıtan yatak neredeydi? Etraftaki uğursuz sessizlik nereye kaybolmuştu? Neden deli gibi üşümüyordum artık? Neden sürekli ismim yankılanıyordu kulaklarımda?

"Ağlama güzel kızım, bulduk seni."

Zihnimin gerisinde çınlayan ses beni birkaç dakika için şoka soktu. Neler olduğunu neden tam anlamıyla zihnimde bir araya getiremiyordum? Başım neden çatlayacak gibi ağrıyordu?

"Buradayız, bulduk seni."

Tanıdık sesler ve kokular vardı. Başımın ağrıması yüzünden hiçbir şeyi tam olarak anımsayamıyordum. Neredeydim? Ne olmuştu? Zihnimin gerisindeki çınlamalar neyin nesiydi? Neden sadece tavana bakıp ağlıyordum? Gözlerimi tavandan çekip odada gezdirdim. Bir sürü insan vardı odada. Bir hafta sonunda insan yüzü görmek bile bana garip geldiğinde kendime kızdım. Bu doğal bir şeydi, neden ilk defa insan görmüş gibi şaşırıp kalıyordum sanki? Kesinlikle sağlıklı düşünemiyordum ve pek iyi hissetmediğim de açıktı. "İyi misin güzelim?" Yağız abimin sorusuyla sadece gözlerimi kırpıştırdım. Bir haftadır ses duymak için sürekli kendi kendime konuşmuş olsam da şimdi basit bir soruya cevap vermekte bile zorlanıyordum. Kendimi kötü hissediyordum ve cevap vermek de içimden gelmiyordu. Korkudan başka hiçbir şey hissedemiyordum.

"Bulduk seni."

Neden hiçbir tepki veremiyordum? Bir hafta boyunca her dakika, her saniye ağlamıştım ve yanımda abimleri, üçüzlerimi, kardeşimi istemiştim. Peki ya şimdi ne diye ağzımı açıp iyi olduğumu söyleyemiyordum? Derin bir nefes aldım ve bu tepkisizliğimin girdiğim şoktan ötürü olduğuna dair kendimi ikna ettim. Buna rağmen yine cevap veremedim. "Güzel kızım, iyi misin?" Dedi sağ taraftaki Cihan abim. Boş gözlerle baktım sadece.

İyi miydim? Hayır.

Girdiğim berbat durumdan doğru düzgün düşünemesem de hâlâ son istediğim şey onları üzmekti. Bu yüzden bile bir an için cevap vermemek bana bir kaçış gibi göründü. "Özge'm, niye cevap vermiyorsun?" Dedi Özgür. Sadece gözlerinin içine bakıp beni anlamasını umdum, açıklama yapacak enerjim yoktu. Sadece beni anlamasını istedim. Dolu gözlerini açıp kapadı, ağlamanın ona yakışmadığını söylemek ve sarılmak istedim ama bunu yapacak kadar güçlü hissetmiyordum kendimi. Beni anlamış gibi buruk bir tebessüm etti. Elimde bir sıcaklık hissettiğimde gözlerimi ayırdım Özgür'den, elimi tutan tabii ki Eren'di. Elimi hiç bırakma diyecek kadar bile halim olmadığı için sadece son gücümle elini hafifçe sıktım. Elimin üstünü öptüğü sırada, odaya yüzünde yorgun ifadesiyle doktor yanında bir adam ile girdi. Doktorun gözleri ilk olarak Eren ile sımsıkı kenetlenmiş ellerimize kaydı. Birkaç saniye boyunca oraya baktı.

"Sorduğumuz soruya cevap vermiyor!" Cihan abimin korkudan sesinin yüksek çıkmasıyla bir an için irkildim. Bakışlar bana dönerken gözlerimi sıkıca kapattım, bu basit bağırmadan bile korkmam çok saçmaydı. Cihan abimin derin bir nefes aldığını duydum. "Yani, bizimle hiçbir şekilde iletişim kurmuyor." Sakince bitirdi cümlesini ama gözlerimi açmadım. Aradan belki on, belki de yirmi dakika geçti ama kimseden çıt çıkmadı. Uyuduğumu düşünmeleriyle odadaki birisi konuşmaya başladı.

Kestik ve BaştanOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz