yirmi bir.

19.6K 1.6K 294
                                    

S e l a m.

Yazım yanlışlarım için özür dilerim:*

Keyifli okumalaar.

*
Cumartesi günü kahvaltı yaparken Sefa'nın gözleri heyecanla parlıyordu. "Ortada sıçan oynayacağız bugün." Dedi hevesli hevesli.

"Bartular'ı da çağıralım, çok kişi olunca daha eğlenceli oluyor." Yağız abimin konuşmasıyla oflamamak için kendimi zor tuttum. Biz kendimiz eğlenseydik keşke, Bartu'ya olan sinirim hâlâ geçmemişti ve doğal olarak onu göresim gelmiyordu. Ama yapabileceğim bir şey yoktu. Abimlere onların gelmesini istemediğimi söylemek büyük bir bencillik olurdu, sonuçta onlar çok eskiden arkadaştı. Aslında kendime olan sinirimin yanında Bartu'ya duyduğum sinir hiç sayılırdı, Bartu'yu tanıyalı ne kadar oluyordu da bu kadar üzülüp sinirlenmiştim? Kolay üzülebilen, kolay ağlayan birisiydim ama bu sandığımdan daha erken olmuştu. Mantıksızdı ve bu durumdan son derece rahatsızdım. Bir hata yapmıştı, rafa kaldıracak ve umursamayacaktım.

Yani umarım.

"Ben ararım." Dedi Cihan abim son bulaşığı makinaya atarken. Ellerini kuruladı ve cebinden telefonunu çıkardı. Biz salona geçtiğimizde Özgün ve Özgür hızla atak yapıp benim yanıma oturdular. Hallerine güldüm.

Özgün telefonunu çıkardığında gözüm istemsiz olarak telefonuna kaydı.

Kendimden hiç beklemediğim hareketler yapıyordum.

Art arda gelen mesajları gördüğümde merakım iyiden iyiye kamçılandı. Kimdi bu kadar ısrarla mesaj atan? Kız arkadaşı mı? Bu düşünceyle gerildiğimi hissettim ve kaşlarımı çattım.

Çok merak ediyorum!

Özgün bildirimleri üstten sildikçe daha çok bildirim geliyordu. Karşı taraf rahat bırakmıyordu yani! Rahatsızca ofladı ve mesaj bölümüne girdi. Gelen ve Özgün'ün hiçbirine cevap vermediği mesajları görünce ağzım şokla açıldı. "Yuh," diye mırıldanmaktan da geri durmadım. Duymayacağını düşünüyordum ama kafasını kaldırdı ve bana hafifçe sırıttı.

"Hayranım çok ya." Dedi ve eliyle saçlarını karıştırdı.

"Görüyorum," dedim şaşkınlığım henüz geçmemişti ve ikisi de bunun farkındaydı. Ağırlığını vermeden kafasını omzuma koyduğunda Özgür'de diğer taraftan aynı şekilde kafasını omzuma koydu ve Özgün telefonu daha iyi görebileceğimiz bir konuma getirdi. Kalbim hızlanırken gülümsemesen edemedim.

"Bu kız sürekli bizim sınıfa gelip giden o kız değil mi?" Dedi Özgür sesindeki eğlenen tınıyla. Gözlerimi kısıp kızı iyice süzdüm.

Hah.

"Benden hoşlanıyormuş. Yanındaki arkadaşı da senden hoşlanıyormuş." Özgün'ün aynı şeyi defalarca yaşadığını belirten ses tonuyla bir kez daha şaşırdım.

"Sen ne dedin?" Dedi Özgür umursamazca. Özgün omuz silkti.

"Olmaz." Sırıtmadan duramadım. Demek olmaz demişti! "Çok mu hoşunuza gitti olmaz demem Özge hanım?" Kendimi tutamadım ve kahkaha attım.

"Çok hoşuma gitti." Daha sonra elimi göğüs kafesimden aşağı kaydırıp 'oh olsun' der gibi bir işaret yaptım.

Neler oluyordu bana böyle?!

İkisi de aynı anda kahkaha attı.

"Fotoğrafını gösterir misin?" Dedim gülüşlerimizin arasından.

Kestik ve BaştanWhere stories live. Discover now