elli üç.

6K 722 37
                                    

Selam.

Uzun zamandır yoktum, farkındayım. Ülkece yaşadığımız zor durum, kendi özel hayatımda yaşadığım kötü günler dolayısıyla üzülerek söylüyorum ki Kestik ve Baştan'a vakit ayıramadım. Sizi beklettiğim için üzgünüm.

Yazım yanlışlarım için üzgünüm.

Uzun bir aradan sonra keyifli okumalaar<3

*
-Özge-

"Kontrolün var yarın," dedi Cihan abim hatırlatmak istercesine. "Sonuç ne olursa olsun üzülme, tamam mı yavrum?" İçimdeki ses üzüleceğimi söylese de tam tersini yapıp kafa salladım. Bir aydır abimlerin, üçüzlerimin, kardeşimin ve Bartu'nun yardımıyla yürümeye çalışıyordum ama pek yol kat ettiğim söylenemezdi.

Bir ay.

Deniyordum fakat yapamıyordum, geceleri de yapamadığım için battaniyenin altında gizlice ağlıyordum. Başka yapabileceğim hiçbir şey yoktu, elimden hiçbir şey gelmiyordu. Bu beni daha kötü yapıyordu tabii.

"Güzelim, bu hiç tatmin edici bir cevap olmadı." Dedi Yağız abim. Omuz silktim.

"Üzüleceğim çünkü." Diye mırıldandım ellerimle oynarken. Nasıl üzülmezdim? Bir aydır yürümüyordum, bir aydır kendim tuvalete gidemiyordum, bir aydır kendim duş alamıyordum, bir aydır üstümü kendim giyinemiyordum, bir aydır yatıyordum. Sadece yatıyordum!

"Bebişim, deme öyle." Dedi Özgün ne diyeceğini bilemiyormuş gibi, onların yanında ağlamamak için kafamı başka bir yana çevirip gözlerimi hızlıca birkaç kere kırpıştırdım. Benim enerjim onları yeterince etkiliyorken üstüne bir de ağlayıp işleri daha fazla zora sokmak istemiyordum.

"Neyse, düzelirim ben." Dedim umursamıyor gibi.

Düzelirim ben.

"Sen böyle baktıkça kendimi çok kötü hissediyorum." Dedi Yusuf abim yutkunarak. "Sen böyle konuştukça çok kötü oluyorum."

"Ciddi söylüyorum ama, düzelirim ben." Boğazıma koca bir yumru gelip oturdu. Tüm yaşadıklarım bir bir gözümün önünden geçerken ilk defa yorulduğumu bu kadar fazla hissetmiştim. Sürekli kötü bir şey olmasından ve düzelmeye çalışmaktan sıkılmıştım, yorulmuştum. Ben normal bir hayat yaşayamayacak mıydım? Normal bir hayatı neden bana fazla görüyorlardı? Neden iki gün güldükten sonra beş gün ağlamak zorunda kalıyordum?

Kimseye söylemiyordum ama, ben çok yorulmuştum. Çok bitiktim. Hiçbir şey yapasım gelmiyordu, yürümeyi denesem bile yapamayacağımı bilerek girişiyordum bu işe. Hayatta en sevdiğim şeylerden bile keyif alamaz olmuştum, öyle bir boşluk içindeydim ki saatlerce önümde duran beyaz duvarı inceleyebiliyordum. Durup dururken gözüm doluyordu, dudaklarım sürekli titriyordu, içim sıkılılıyordu aniden. Aileme bunu hiçbir zaman yansıtmamış olsam da durum buydu. "Uyumak istiyorum." Diye mırıldandım, eğer biraz daha bana öyle bakarlarsa çeşmeleri açmam an meselesiydi. Üzmek istemiyordum onları.

Kararsızca baktıklarında gözlerimi kapattım. Teker teker odadan çıktıklarında kapalı gözlerimden birkaç damla yaş süzüldü ama silmeye yeltenmedim. Ağlaya ağlaya içim dışıma çıkıyordu ama asla göz yaşlarım bitip tükenmek bilmiyordu.

Yürüyemiyorum.

İçim çığlık çığlığa bağırırken dışarıya sadece göz yaşlarım yansıyordu. Sessizce ağlayışım ne kadar sürdü bilmiyorum ama kendimi durdurma gibi bir girişimde de bulunmadım. Zihnim karmakarışıktı, iç sesim bir türlü susmuyordu. Sürekli 'Ne yapacağız Özge? Yürüyemiyoruz. Yapamıyoruz.' diyen bir iç sese sahip olmal gerçekten çok zordu.

Kestik ve BaştanWhere stories live. Discover now