on beş.

21.8K 1.7K 328
                                    

Selaam.

Yazım yanlışlarım için kusura bakmayın bebekler<3

Keyifli okumalaar.

*

Söylediklerimin etkisinden birkaç dakika çıkamadı, ben de ona sarılmayı bırakmadım. Birine ilk defa bu kadar büyük bir adım atıyordum. Hiçbir zaman sevgimi dile getirecek bir sevgi büyütmemiştim kalbimde ama onlar benim için çok farklıydı. Onlar benim için çok özeldi.

"Gerçekten mi?" Dedi en sonunda fısıltıyla. Yüzümde geniş bir tebessüm belirdi, bu itirafı ben ne kadar yaptığıma inanamıyordu hâlâ.

"Beni seni çok seviyorum Özgün. Çok seviyorum." Dedim duymak istediklerini tekrar söyleyerek. Derin bir nefes aldı, tepkilerini anlamak zordu.

"Özge..." Dediğinde ikimizi de ayağa kaldırdı. Ne yaptığına anlam veremesemde uyum sağladım. "Ben var ya," dedi ve yüzümü inceledi. "Ölürüm lan sana." Büyük bir kahkaha atmak istedim ama ben bunu yapamadan Özgün kemiklerimi kırmak ister gibi sıkı sıkı sarıldı, kafasını direkt olarak saçlarıma gömdüğünde yaşadığım huzur adeta yüzümden belli oldu. Ben de kollarımı ona sardım ve bir süre ayakta öylece birbirimize sarıldık. Sadece iki saat önce Özgün'ün benden nefret ettiğini düşünürken ve asla aramızın iyi olmayacağını düşünürken şimdi dakikalardır sarılıyorduk.

"Özgün! Hadi lan alt üstü telefonunu alıp gelecektin." Dedi Can salondan bağırarak. Özgün ağzının içinde sabır dilenerek benden ayrıldı.

"Gitmek istemiyorum," dedi huysuzca omuz silkerek. Gözümün önünde adeta kediye dönüşmesini şaşkınca izledim.

"Ayıp olur." Dedim gülümseyerek.

"Sen gel içeri o zaman." Dedi ısrarcı bir tavırla. Yanaklarını sıkmak istedim ama kendime hakim oldum.

"Siz beraber vakit geçirin, ben hep buradayım zaten." Doğrusu gerçekten insan ilişkilerinde hiç iyi olmadığım için yanlarında oturmaya çekiniyordum. Omuzlarını düşürdü.

"Tamam." Dedi ve istemeye istemeye odadan çıktı. O odadan çıktıktan sonra yatağımın içine oturdum ve yaşadığımız anın güzelliğini düşündüm. Duvarlarımı kırdığım ve birine sevdiğimi söylediğim için kendimle gurur duyuyordum, hatta bu gurur bünyeme o kadar fazla geldi ki odadan çıkıp hepsine tek tek onları ne kadar sevdiğimi anlatmak istedim. Hepsi onları ne kadar sevdiğimi bilsin istiyordum.

Mutluluktan uyuyamadım. Sürekli olarak onu sevdiğimi söylediğim an gözümün önüne geliyordu. Daha da iyisi onun bana nasıl değer verdiğini hissedişimi tekrar tekrar hissediyordum. 

Değer görmek, sevilmek, sevmek, mutlu olmak. Bunlar benim için çok uzak kavramlardı, hayatımın hiçbir evresinde kimseden sevgi görmemiş ve istenmemiştim. Bunu iliklerime kadar yaşamak ve bununla başa çıkmayı öğrenmek benim için çok zordu. Bu yüzden ördüğüm kalın duvarlar vardı ama bu eve geldiğimden beri herkes o duvarın tuğlalarını alıp sağa sola atmaya başlamıştı, asıl şaşırtıcı olan ise benim bunu engellemek için hiçbir çabamın olmamasıydı. O duvarın dibinde öylece oturmuş ve yıkmalarını seyrediyordum. O duvarın yıkılmasından, daha doğrusu duvar yıkılınca yine aynı şeyi yaşamaktan ve sağa sola attıkları tuğlaları tek başıma toplamaktan korkuyordum. Ne kadar korksam da bazı şeyleri aşmam gerekiyordu, onlar benim ailemdi. İnsan ailesinden uzak durmamalıydı.

Artık bazı şeyleri aşmam gerekiyordu.

Öylece düşünürken odaya üçüzlerim girdi. Karanlıktan dolayı uyumadığımı göremediler ve parmak uçlarına basarak yürümeye başladılar.

Kestik ve BaştanWhere stories live. Discover now