otuz dokuz.

11.2K 1.3K 311
                                    

Selaam

Nasılsınız ayol??

Yazım yanlışlarım için üzgünüm.

Keyifli okumalaar<3

*

-Özge-

Elimdeki tarih kitabımı ve defterimi tutarken hâlâ gülümsüyordum. Bartu ile yaptığımız dans o kadar hoşuma gitmişti ki kendimi gülümsemekten alıkoyamıyordum. Yaptığımız dans bir yana, birbirimizi özlediğimizi söylemiştik ve bu benim gözümde çok büyük bir adım sayılırdı. Elimle yanaklarıma bastırıp gülümsememi durdurmaya çalıştım ve abimlerin kapısını tıklattım. "Gel." Dedi Yusuf abimin sesi. Kapıyı biraz aralayıp ilk önce kafamı uzattım. "Ne oldu küçüğüm? Bir şey mi oldu?" Dedi güzel tebessümüyle. Gülmeye yar arayan yüzüm anında büyük bir gülücükle aydınlandı.

"Ben senden bir şey isteyecektim abi." Dedim utana sıkıla. Kaşlarını havaya kaldırdı.

"Ne isteyecekmişsin?" Diye sordu keyifle. Kapıyı biraz daha aralayıp elimdeki tarih kitabını havaya kaldırdım.

"Bana biraz tarih çalıştırır mısın?" Dedim gülümsemeyle. Birkaç saniye ne dediğimi anlayamamış gibi baktı yüzüme, kitabı biraz daha sallayınca gözlerini kitaptan ayırdı.

"Bu da soru mu?" Dedi gülerek. "Gel bakalım." Deyip hevesli hevesli çalışma masasına doğru yürüdü. Çok iyi bir öğretmen olduğundan şüphem yoktu ancak yine de merak etmeden duramadım. Tamamen içeri girip kapıyı kapattım. İlk önce masaya geçtik. Yusuf abim ise benden daha heyecanlıydı.

"Heyecanlandım." Dedi gülerek. Onun bu haline gülüp yanağından öptüm. Daha sonra eline kalemimi aldı ve işaretlediğim yerleri bir bir anlatmaya başladı. Zaman su gibi akıp geçerken kafamı kitaptan kaldırıp abimin suratına baktım. Kendini kaptırmış bir şekilde konuyu anlattığı için benim ona baktığımı hiç fark etmedi. Suratına bakıp ne kadar güzel anlattığını düşünürken bir kez daha gerçekle yüzleştim. Öğretmen olmak ona gerçekten çok yakışırdı ve bana göre herkesten çok Yusuf abim hak ediyordu. Sırf para konusu için değildi bu düşüncem, eğer abim öğretmen olarak atansaydı ve öğrencilerine konuyu anlatsaydı en anlamayan insan bile rahat bir şekilde anlardı.

"Ne oldu abim?" Deyince dikkatim dağıldı ve gözlerimi kırpıştırdım. Ona baktığımı fark etmişti. "Neyi öyle derin derin düşünüyorsun?"

"Ne kadar güzel anlattığını düşünüyordum." Dedim gülerek. Bu cümleyi duyar duymaz bana güzel bir tebessüm etti ve saçlarımdan öptü.

"Teşekkür ederim." Dedi sakince. "Son bir kısım kaldı, orayı da anlatayım ve bitirelim. Olur mu küçüğüm?" Kafamı salladım ve tekrar dikkatimi yoğunlaştırıp dinlemeye çalıştım. Soru sorarak dinlesem de aklıma sürekli birkaç saat öncesinin gelmesi işimi zorlaştırıyordu.

Dans ettik. Birbirimizi özlediğimizi söyledik.

"Özge," diye seslendi tekrar Yusuf abim. Düşüncelerim anında toz bulutu gibi dağılırken mahçupça gülümsedim, aklım Bartu ile öylesine doluydu ki anlattığı dersin birkaç dakikasını kaçırmıştım.

"Pardon abi. Biraz uykum geldi." Yalan sayılmazdı. Anlayışla gülümseyip aynı yerlerin üstünden bir kez daha geçti. Hepsini iyi öğrendiğime kanaat getirdikten sonra oturduğum yerden kalkmadan önce abimin yanağından öptüm.

"Teşekkür ederim abicim. Çok güzel anlattın." Dedim gülümseyerek.

"İstediğin zaman anlatırım." Diğer tarih sınavları için abime gelmeyi aklıma not alıp odadan iyi geceler diyerek çıktım. Yatağıma geçip battaniyenin altına girdiğimde hâlâ kıpır kıpırdım. Yarın okulda belki de onun yüzünü görecektim ve bu ihtimal bile nefesimin sıklaşmasına sebep oldu. Görünce nasıl tepki vermem gerekiyordu? Onun bana attığı gibi bir adım mı atmam gerekiyordu yoksa onu gördüğüm yerde yönümü değiştirip arkama bile bakmadan kaçmam mı gerekiyordu? Yatağın içinde kıvrandım heyecanla. O denli çok düşünüp heyecanlanıyordum ki midem bulanıyordu.

Kestik ve BaştanOù les histoires vivent. Découvrez maintenant