otuz.

15.7K 1.5K 389
                                    

Ulan be ne çabuk otuzuncu bölüme geldik... İlk bölümü yazışım sanki dün gibi. Duygusal bir patatesim şu an🥺🥔

Oylarınız ve yorumlarınız benim için çok değerli ve beni aşırı mutlu ediyor. Hepinize teşekkür ederim<3

Yazım yanlışlarım için üzgünüm.

Keyifli okumalaar.

*
Sabah kendimi Özgün'ün yatağında buldum. Dün gece Yusuf abimin omzunda uyuyunca beni Özgün'ün yatağına taşımış olmalıydı. Haftasonu olmasının rahatlığıyla gülümsedim. Tüm hafta okula gitmiştim ve haftasonunun tatlı yorgunluğu bunu kanıtlar nitelikteydi.

Gözlerimi kırpıştırıp iyice uykumun dağılmasına neden oldum. Tam o sırada odanın kapısı hafifçe açıldı ve Yağız abim kafasını içeri uzatıp baktı. Benim uyanık olduğumu görünce içeri tamamen girdi. Yattğım yerden doğruldum. "Günaydın güzelim." Dedi yanıma çökerken.

"Günaydın abi." Saçlarımı öpünce kedi gibi ona sokuldum.

"Bu sabah Kerim abilerde kahvaltı yapacağız."

Kerim abi? Kerim abi kimin abisi? Kerim abi, Bartu'nun abisi.

Saniyelik bir şekilde duraksadım. "Biz şimdi abimlerle onlara geçeceğiz, istersen sen de şimdi bizimle gel. Yoksa Özgür ve Özgün uyanınca hep beraber gelin." Normalde beraber giderdik ama Özgür ve Özgün'ün daha fazla uyumasını istedikleri için böyle bir yola başvurmuşlardı.

"Özgür ve Özgün ile gelirim ben abi." Dedim hemen. Bartu'yu göreceğim için gergindim ve belki gidene kadar bu stresi azaltabilirdim. Anlayışla gülümseyip bu defa yanağımdan öptü.

"Çabuk gelin." Deyip göz kırptı. Gülümseyip kafa salladım. Odadan çıktığında kendimi yatağa bıraktım. Bu kadar heyecanlı olmamın sebebi sadece söylediği şarkı mıydı? Üstelik bana söylediğinden bile emin değildim. Belki sadece öylesine bir şarkıydı ve ben duymak istediğimi fazlasıyla belli ettiğim için yüksek sesle söylemişti, böyle bir ihtimalin olmasını istemediğimi içten içe fark ettim. Kararsızlığıma ben bile şaşırdım, ne istiyordum gerçekten? Sadece akışına bırakacaktım ve hayat ne getirirse getirsin ona uyum sağlayacaktım, bir şeyleri değiştirmek için çaba sarf etmek istemiyordum.

Özellikle de bu mevzuyu değiştirmek istemiyordum.

Yattıkça konu konuyu açtığından bu sefer tamamen yataktan doğruldum. Yatağımı düzeltip dolaba ilerledim, giyeceğim kıyafetleri ayarlayıp duşa girdim. Duştayken hâlâ sakinleşememiştim, onu göreceğim ve yüzüne bakacağım için gergin ve heyecanlıydım, bu heyecan hiç bitip tükenmeyecek miydi?

Mest oldum!

Kendi kendime sırıttım. Cihan abimin kızacağını bilmeme rağmen saçlarımı kurutmadım. İşimi halledip tekrar odaya döndüm, Özgün ve Özgür uyanmış ve öylece tavana bakıp kendi aralarında konuşuyorlardı. "Günaydın," diye cıvıldayıp ilk önce Özgün'ün yanağını daha sonra da Özgür'ün yanağını öptüm. "Hadi çabuk hazırlanın, Kerim abilere kahvaltıya gideceğiz." Dedim heyecanlı heyecanlı konuşarak. 

"Hı." Özgün anlamsız bir ses çıkarıp doğruldu. Daha sonra önceki seferde olduğu gibi ikisi de aynı anda yanağımdan öptü. Rahatça hazırlanmaları için odadan çıktım. Salonda oturup onları beklerken ellerimin titremesini bastırmak için ellerimi yumruk yaptım. Ellerimin titrmesini bastırmıştım ama bu defa bacağımı istemsiz olarak sallamaya başladım. 

Ne oluyor ya?

Üçüzlerimin gelmesiyle hemen ayaklandım. "Bu ne yakışıklılık?" İltifat edip Cihan abim gibi göz kırpmayı denedim. İkisi de aynı anda saçlarını karıştırırken gülmeden edemedim. Bu hareketi çok sık yapıyorlardı. 

Kestik ve BaştanWhere stories live. Discover now