yirmi.

19.8K 1.6K 289
                                    

Selaam.

Yazım yanlışlarım için özür dilerim.

Keyifli okumalaar<3

*

"Hadi canım, doğru mu duydum?" Dedi geçen birkaç dakikanın ardından. Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Bir daha söylersen emin olacakmışım." Yüzüme sabırsızlıkla baktı. Güldüm.

"Teşekkür ederim abi." Kafamdan çekip göğsüne bastırdığında nefessiz kaldım. Kafamı koparacakmış gibi sarılıyordu. "Abi-" daha sıkı sardı.

"Üçüncü kez abi dedin. Demek ki doğru duydum." Boğulmama ramak kalsa da gülmeye çalıştım. Hâlâ doğru duyup duymadığını sorguluyordu.

"Abi ne yapıyorsun ya?" Söylenerek içeri giren Sefa'ya içimden teşekkür ettim. Dövmeli, Sefa'nın sesini duyunca beni serbest bıraktı. Derin bir nefes aldım. "Özge'yi niye boğuyordun?" Dedi Sefa dehşetle. Yağız gözlerini devirdi.

"Boğmuyordum aptal. Sarılıyordum." Sarılıyorum derken sırıttı.

"Nasıl ya?" Dedi yıkılmış gibi. "Sen de mi sarıldın?" Eliyle alnına vurdu. "Bu paçoza sarıldığına göre sen de paçozsun artık Özge. İçeri gelin." Dedi ve trip atarak arkasını döndü.

Paçoz mu?

"Paçoz mu?" Dedim şaşkınca. Yağız bu lafa alışık gibiydi, elimi tutup çekiştirerek beni salona soktu. Aslında hiç gidip yanlarında oturmak istemiyordum. Daha doğrusu Bartu'nun suratını görmek istemiyordum. Yaptığı hoş değildi. Madem Cihan abimin isteği üzerine benim yanımda durmaya gelmişti o zaman neden bana seni merak ediyorum demişti ki? Eğer ilk başta açık açık Cihan abimin isteği üzerine geldiğini söyleseydi bu mevzuyu bu kadar kafaya takmazdım. Yalan söylediği yetmiyormuş gibi bir de suratını asıyordu.

Her haliyle haksızdı.

Sinirlerim gerilirken kaşlarım çoktan çatılmıştı. Salona girdiğimizde Yağız abimle bulduğumuz ilk köşeye sıkığıştık. Göğsünü gere gere beni kolunun altına alırken Sefa 'hıh'lamaya benzer bir ses çıkarıp burun kıvırmıştı. Yusuf ise gülümsüyordu, belki yanlış anlıyordum ama gülümsemesi hüzünlü gibiydi. Ya da ona da yakın olmak istediğim için öyle olmasını istiyordum. Cihan abimle gözlerimiz buluştuğunda gülümseyip göz kırptı. Ben de ona göz kırpmaya çalıştım ama onun göz kırpması kadar profesyonel olmamıştı.

Cihan abim uzaktan uzağa göz kırpma şeklime sırıtırken anlık bir hatayla gözüm Bartu'ya kaydı. Beni dudağının kenarındaki gülümsemeyle izliyordu. Benim ona çatık kaşlarla baktığımı fark edince gülüşü soldu, dudaklarını birbirine bastırdı ve yanında konuşan Özgür'e gözlerini çevirdi.

"Hafta sonu çalışmaya devam edelim." Diye kulağıma fısıldadı Yağız abim. Hemen gülümsedim. Daha iyi bir sonuç elde edebilirdim. Attığım sekiz adım iyiden iyiye özgüvenimi arttırmıştı. Kafamı salladım.

"Bu sefer daha fazla adım atacağım." Dedim heyecanla.

"Hiç şüphem yok." Dedi çapkın çapkın sırıtarak. Bir an bu gülüşünü kullanarak çoğu kızı etrafına çekebileceğini düşündüm. Gerçi bu gülüşünü göstermeden bile çoğu kızı etrafına çekerdi. Konuştuğu biri olup olmadığını merak ederek yerimde kıpırdandım. Bu soruyu sormak için içimde dehşet bir dürtü vardı ama sormaya çekinmiştim. Cihan abimin konuştuğu biri var mıydı? Sefa'nın konuştuğu biri var mıydı? Yusuf'un konuştuğu biri var mıydı? Peki ya Özgür ve Özgün'ün konuştuğu biri var mıydı? Bu düşünceyle sinirlendiğimi hissettim ve rahatsız edici soruları kafamdan def etmek için başımı sağa sola hafifçe salladım.

Kestik ve BaştanWhere stories live. Discover now