kırk dört.

8.8K 1K 133
                                    

Selaam.

Nasılsınııız?

Yazım yanlışlarım için özür dilerim.

Keyifli okumalaar<3

*

Gözlerimi açmaya çalıştığımda yoğun ışık yüzünden rahatsızca kıpırdandım. Bilincim açıldığı an da tüm düşünceler zihnimi istila etti. Sefa abim gelmişti, tamamen dönmüştü. Davayı kazanmıştım, artık hayatımda Öz soyadına dair hiç kimse yoktu. Artık rahat rahat uyuyabilirdim. Artık deliksiz bir uyku çekebilirdim, her gece gördüğüm kabusun etkisiyle yattığım yerden fırlayıp sesimi duyurmadan sakinleşmeye çalışmama gerek yoktu. Yattığım yerden doğrulmadım, kapalı gözlerimi açmadım ama akan yaşın boynuma kadar aktığını da hissettim.

Tam o sırada yanağımda bir el hissettim. Göz yaşımı silen bir el. Bu şefkatli dokunuş içimdeki tüm hisleri tetikledi, kapalı olan gözümden de bir damla yaş firar etti. Sürekli ağlamamın sebebi yaşadığım her şeye tepki niteliğindeydi sanki. Başka şekilde tepkimi ortaya koyamıyordum, bağırıp çağıramıyordum ve benim için en kısa yol da ağlamaktı. Akan yaşı o el yine sildi. Birkaç dakika boyunca gözüm kapalı bir şekilde ağlayıp yaşanan her şeyi sindirmeye çalıştım.

Gözlerimi yavaşça araladım. Göz yaşlarımı silen kişi Sefa abimdi. Uyanır uyanmaz onu yanımda görmek kendimi öylesine iyi hissettirmişti ki az önce hissettiğim kargaşa anında tuzla buz oldu. Abime gülümsedim ve yattığım yerden doğruldum. Kalkar kalkmaz yine abimin boynuna sarıldım, ilk geldiğinde sarılmış olsam da o an çok gergindim ve sanki tadına varamamış gibiydim. Tek kelime etmeden abim de bana sarıldı.

O kadar özlemiştim ki...

Özlemimi nasıl dile getireceğimi bilemiyordum. Ne dersem abim onu deli gibi özlediğimi anlardı? "Ben seni, sana ait bir şeyi nasıl unutabilirim ki?" Dedi mırıldanarak. Demek ki sessizliği bundandı. "İmkansız." Dedi kendinden emin ses tonuyla. Cevap veremedim.

"Özgeğ." Diye tiz bir ses duyuldu kapının ardından. "Girebilir miyiz şekerim?" Sesini inceltmeye çalışarak konuşan Özgür ile ortamdaki duygusal hava yok oldu ve abimle aynı anda kahkaha attık.

"Özge bacım bizi içeri alcan mı?" Yaşlı teyzeler gibi Özgün'ü duyunca daha çok kahkaha attım.

Şapşikler ya.

"Gelebilirsiniz." İkisi aynı anda içeri girince gözümden yaş gelene kadar güldüm. İkisinin de durumu vasattı. Özgür nereden bulduğunu bilmediğim sarı peruk ve pembe fularıyla çok şıktı. Özgün ise kafasına eşarbı saçma sapan bir şekilde bağlayıp Eren'in gözlüğünü burnunun ucuna takmıştı. Elinde iste bastona benzer bir dal parçası vardı. Elindeki dalla Özgür'ün kalçasını dürttü.

"Ayh ne oluyor ayol? Yüreğim ağzıma geldi." Deyip kalçasını ovuşturdu. Sefa abim anında oyunlarına ortak oldu ve Özgür'ün alnından öptü.

"Merak etme hayatım, seni bu yaşlı bunak anandan kurtaracağım." Detip hüzünlü hüzünlü baktı. Daha sonra dizlerinin üzerine çöktü. "Atla sırtıma, sırra kadem basıp defolup gidelim buralardan." Özgür fırsatı kaçırmayıp abimin sırtına bindi. Özgün ise hâlâ yaşlı bir teyze gibi kınarcasına bakıyordu.

"İlle de edep, ille de edep." Cümlesine tekrar kahkaha attım.

"Ulan abimler seni neyle besliyor? Eşek gibi olmuşsun." Dedi Sefa abim ama evin içinde sırtında Özgür ile koşmaya başladı. Arkalarından kahkaha atarken yataktan kalktım.

"Koluma gir evladım, yaşlı başlı kadınım. Yürüyemiyorum." Deyip belini iyice büktü Özgün. Tatlı haline dayanamayıp yanklarını sıkmaya başladım.

Kestik ve BaştanWhere stories live. Discover now