yirmi dört.

18.3K 1.6K 375
                                    

Selamlar efendim.

Yazım yanlışlarım için özür dilerim.

Keyifli okumalaar<3

*

Teşekkür ederim abla.

"Teşekkürlük bir şey yok kardeşim," dedim kardeşim kelimesinin üstüne bastırarak. Sonunda içten içten güldüğünde gevşedim. Üzülmeye devam etseydi ne yapacağımı hiç bilmiyordum.

"Olsun. Sen gelmesen sinirden ve üzüntüden susup kalırdım." Dedi omuz silkerek. 

"Bir daha seni üzmelerine izin verme, Eren. Tamam mı?" Hafif bir kafa hareketiyle onayladı. "Miden nasıl?" Dedim konuyu değiştirerek. Daha fazla bu konu üzerinde konuşup kardeşimi üzmeye gerek yoktu. Hem zaten yeterince hırpalanmıştı bugün.

"Daha iyiyim." Dedi ufak tebessümüyle.

"Hi! Yemek yapmadım." Dedim aniden aklıma gelen şeyle  oturduğum yerden kalkarak.

"Yardım edeyim." Peşimden ayaklandı. Tek kaşımı kaldırdım.

"Emin misin? En son üç tabak kırmışsın diye duydum." Sefa'dan duyduklarımı söylediğimde gülmemek için zor durdum.

"Ha-ha." Diyerek sahteden gülünce kahkahamı serbest bıraktım. "Ben de diyorum ki kendi kendime güzeller güzeli ablam yorulmasın." Cık cık çalarak kafasını iki yana salladı. "O da kardeşiyle dalga geçiyor işte." Dramatik bir tonda konuşmasıyla gülüşüm arttı.

"Tamam, yardım et." Duraksadım ve ciddi bir havaya büründüm. "Ama sakın üç tabak birden kırma." Söylenmeden mutfağa kaçtığımda hâlâ gülüyordum. Mutfağa gelince benim talimatlarıma uydu ve tabak kırmamaya özen gösterdi. Biz beraber mutfakta iş yaparken zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştık. Sürekli dizi karakterlerini taklit etmişti ve en son gülmekten tezgaha zar zor tutunduğumu hatırlıyordum. Uzak durduğumuz an boyunca onu çok yanlış tanıdığımı anlamıştım, hiç bu kadar konuşkan biri olduğunu tahmin edememiştim.

Kapı çaldı. "Ben bakarım." Koşarak mutfaktan çıkıp kapıya dayandım. "Hoş geldiniiz." Dedim onları görmenin mutluğuyla gülerek. Benim gülüşüm ikisine de bulaştı.

"Hoş bulduk." Deyip içeri girdiler. Biz Eren ile son olarak yaptığımız tatlıyı da dolaba koyduktan sonra üçüzlerim de mutfağa giriş yaptı. Eren kavga konusunu hiç açmadı, onun rahatsız olabileceği düşüncesiyle ben de bu konuyu hiç dile getirmedim.

İş yaparken bir an da duraksadım. Bugün anın siniriyle gün boyu aklıma gelmemişti ama ben bugün dışarı çıkmıştım! Hem de arka kısıma gidecek kadar adım atmıştım ve bunun farkında olarak yapmıştım. Dışarı çıktığımı ve fazladan yol yürüyeceğimi bildiğim halde bunu umursamamıştım. Ama biliyordum işte, bir şekilde artık korkumun azaldığını biliyordum. İçim kıpır kıpır oldu. Bunu Eren dışında herkesle paylaşmak istiyordum ama o zaman konu bir şekilde ettiğimiz kavga gelebilirdi ve bunu da Eren istemeyebilirdi. En azından şimdilik bu sevinci sadece Eren ile yaşamam gerekiyordu.

Abimlerin gelmesini beklerken Özgür ve Özgün'ün ödevine yardım ettim. Matematik hocaları gerçekten biraz acımasızdı!

Kapı çalınca benden önce Eren kapıya koşmuştu bile. Özgür'ün dizinden kafamı kaldırdım ve yerimde dikleştim. "Hoş geldiniz." Hepsinden geri dönüt aldım ama Cihan abimin canı biraz sıkkın görünüyordu. İş yerinde bir sıkıntı mı olmuştu? Daha da kötüsü herhangi biriyle mi tartışmıştı?

Yemeğe oturduk. "Abi, neyin var canın biraz sıkkın gibi?" Dedi Yusuf abim sonunda kıvrandığım soruyu sorarken.

Cihan abimin gözü Eren ile benim aramda gidip gelince kardeşimle göz göze geldik. Dudaklarımı ısırdım telaşla, öğrenmiş miydi? Suçlu bir tarafımız olmasa da kendimi bir an için suçlu hissettim.

Kestik ve BaştanTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang