kırk dokuz.

7.5K 894 93
                                    

Selam selam

Yazım yanlışlarım için üzgünüm.

Keyifli okumalaar<3

*

-Cihan-

Keskin bir ses duyduğumda kalbim ne olduğunu anlamış gibi hızla atmaya başladığında bu sahneyi görmek istemedim. Telaşla arkamı döndüğümde hayatım boyunca unutamayacağım bir görüntüyle karşı karşıya kalmıştım. Yanlış gördüğümü düşünerek sakin bir şekilde gözlerimi kapadım. Tekrar gözlerimi açtım ancak karşımda yatan Özge'nin kanlı bedeninin olduğu görüntü hiç değişmedi.

Bütün vücudumdaki gücün aynı saniye içinde tükendiğini hissettim. Etrafta birkaç saniyelik bir sessizlik olduğunda Kerim beni sarstı. Sarsmasıyla kendime gelirken titreyen bacaklarıma aldırmadan yolun ortasına doğru koştum. Yerde kanlar içindeki bedeni, bir tarafa savrulmuş lila çantası, yolun köşesine kadar fırlamış olan ince hırkası bana olayın gerçekliğini kanıtlar nitelikte olsa da bir türlü idrak edemiyordum. Yerde öylece yatan benim güzel kızımdı, değil mi?

Özge'nin başına geldim ama yine duraksadım. Üzüntünün, korkunun, telaşın verdiği ateş, tüm vücudumda kol geziyordu ve sağlıklı düşünmemi engelliyordu. Kalbimin atışının bile zayıfladığını hissediyordum. Şok içinde kız kardeşimin başında öylece dikildim.

Sonrası tam bir arbedeydi.

Kerim ambulansı aradığında Yağız ve Sefa, benim gibi donakalmak yerine Özge'nin başına çökmüşlerdi çoktan. Buğulu gözleri ardından kime baktığı belli olmasa da hâlâ gözleri açıktı Özge'nin. Kendime gelerek yanına, dizlerimin tam üstüne çöktüm. Hissetti mi bilmiyorum ama kanlı kaplanmış ellerini kavradım. Ağzımı açıp da tek kelime edemeyişimin sebebi büyük bir şok geçirmemdi. Ne olmuştu az önce? Sadece on beş dakika önce Yusuf'un atanmasını kutlamak için saçma sapan bir şarkı söylemiyor muyduk? Özge neden şimdi yerde cansız gibi yatıyordu? Neden kalkıp o saçma şarkımızı devam ettirip bizi güldürmüyordu?

"Abi," dedi yorgunca. Gözleri Yağız'a odaklanmış bir vaziyetteydi. "Ben sağıma soluma bakmıştım." Kurduğu cümle içimi cayır cayır yaktı. Yağız cevap vermedi, cevap veremediği gibi daha çok ağlamaya başladı.

"Özgün?" Dedi nefes nefese. Konuşmanın onu ne kadar yorduğunu görebiliyordum. Konuşmasını engellemek istedim ama şu saniye bile, ilerisini düşünerek sesinden mahrum kalmak istemedim bu yüzden kendini yormaması gerektiğini bile söyleyemedim.

"Özge'm? Dayan tamam mı? Ambulans geliyor." Ağlamaktan kurduğu cümle zar zor anlaşılıyordu, Özge ise bunu duymamış gibiydi.

"Canım yanıyor." Diye fısıldadığında kalbim can çekişmeye başladı. O yerde yatıyor, bizim ise tek yaptığımız yanı başına çöküp ağlamaktı. Elimizden hiçbir şey gelmiyordu, bana koyan da buydu. Ambulans beklemekten başka hiçbir halt yapamıyorduk ve bu beni çıldırtma aşamasına getirmişti.

"Dayan güzel kızım," dedim. Bu cümle ağzımdan öylece çıkmıştı ama dayanmanın zorluğunu yaşayan kişi Özge'ydi. Bu cümleyi kurarken bile utanmıştım, ne kadar canı acıyordu kim bilir? Yusuf'tan özür dilediğinde Yusuf'un ağlayışı şiddetlendi. Kafasını sağa sola sallıyordu.

"Sorun yok küçüğüm, sorun yok," dedi ama Özge'nin bunu duyduğunu sanmıyordum. "Yeter ki dayan." Gözlerini kapatmak isteyişine Sefa şiddetle karşı çıkarken onun kanıyla kaplı elimi daha çok sıktım.

"Ambulans geldi," Kerim beni Özge'nin başından çekmeye çalıştı ama benim tek odak noktam Özge'nin kapanmış gözleriydi. Gözlerini açıp kapaması saniyeler sürse bile artık onu da yapmıyordu.  Tamamen kapanmıştı güzel gözleri. "Cihan, kalk lan yerden." Diye sarstı beni Kerim. Özge'yi öylece önümden alıp götürseler de hâlâ kan izlerinin olduğu asfalt zemine bakmaktan başka bir şey yapamıyordum.

Kestik ve BaştanWhere stories live. Discover now