elli dört.

7.6K 769 103
                                    

Selaam.

Nasılsınız?

Öncelikle herkesin bayramı mübarek olsun bebeklerim, umarım bayramınız iyi geçiyordur

Finale az kaldı biliyorsunuz ki. İki farklı kurgum var, birisi yine aile konulu. Diğeri de yarı texting gibi bir şey. Sizce hangisine ağırlık vermeliyim?

Bölüm, BarÖz ağırlıklı.

Yazım yanlışlarım için üzgünüm.

Keyifli okumalaar<3

*

-1.5 Ay Sonra-

Geçen bir buçuk ay fazlasıyla gelişmiştim. Doktor kontrolümde beş saniyeden fazla ayakta kalmam yürümem için bana epey motivasyon olmuştu. Ailemin desteğiyle artık yavaş yavaş bacaklarımı daha çok hissediyor ve birkaç adım da olsa yürüyebiliyordum.

Hatta geçen gün koltuktan kalkıp diğer koltuğa kadar yürümüştüm. On adımdan fazla adım atabiliyorum diye sevinir miydi bir insan? Biz seviniyorduk işte.

Bugün de evde sadece Eren ve ben vardık. Abimler işe gitmişti, Yağız abim bugünlerde işinin yoğun olduğunu söylemişti o yüzden Özgür ve Özgün'de abime yardıma gitmişti.

"Abla, Bahçeye çıkalım mı? Hava alırız." Dedi Eren'im. Şu dünyada bana en büyük şansımı sorsanız kesinlikle Eren gibi bir kardeşe sahip olmak derdim. Küçük yaşına rağmen bana hep destek oluyordu, beni bir saniye bile yalnız bırakmıyordu. Bu durumdan asla şikayetçi değildim, o benim canımın bir parçasıydı ve hep dipdibe olmamızdan son derece memnundum.

"Olur bebeğim, çıkalım." Tekerlekli sandalyemin arkasına geçip sürdü ve bahçeye çıktık. "Çarşaf getirir misin? Çimlere uzanalım." Eren ile konuşmadan yatmak bile terapiydi benim için. Hevesli hevesli kafa sallayıp koşturarak içeri girdi Eren. Arkasından gülümsedim. Sadece iki dakika sonra elinde sarı bir çarşafla döndü ve gölge bir yere serdi çarşafı.

Sandalyeden destek alıp ayağa kalkmaya çalıştım. "Abla dur yardım edeyim," dedi telaşla. Gülümsedim.

"Belini ağrıtma." Dedim ama bu pek mümkün değildi. Eren çelimsiz bir çocuk değildi ve beni rahatça taşıyabileceğini biliyordum.

"Merak etme sen." Dedi ve beni kucağına aldı. Dizlerinin üstüne çöküp beni yere bıraktığında ben çoktan sarı çarşafın üstüne uzanmıştım bile. Eren'de yanıma uzandığında gür ağacın dalları arasından parlak gök yüzünü inceledik bir süre.

"Dokuz ay önce bu halde olacağımızı hiç düşünmezdim." Dedi Eren gözlerini gök yüzünden ayırmadan. Gözlerimi tekrar bulutlara çevirdiğimde dudaklarım kıvrıldı.

"Nasıl?"

"Bilmem, böyle işte," dedi doğru kelimeyi arar gibi. "Mutlu yani." Daha çok gülümsedim. "Sen geldiğinden beri çok şey değişti abla." Dedi bana dönerek. Hayran hayran beni incelemesiyle içim sevgiyle dolup taştı.

Eren'i yiyebiliyor muyduk?

"Başınıza sürekli bela açıyorum diyebiliriz, bence de çok şey değişti." Dedim sesli bir şekilde gülerek.

"Hayır, öyle değil." Eren'in sesi sertleşmişti. "Başımıza bela falan açmıyorsun." Derin bir nefes aldım. "Bizi ne kadar mutlu ettiğin hakkında bir fikrin var mı abla?" Eren'e bakmıyordum ama gözlerimi kırpıştırdım. Birini varlığımla mutlu edebileceğim düşüncesi hayatım boyunca bana en uzak ihtimal gibi gelmişti hep. "Sen gelmeden önce ne kadar eksiktik, hissetmiyor musun?" Yutkundum, ağlamak istemiyordum.

Kestik ve BaştanOnde histórias criam vida. Descubra agora