20: Selfies weather mavericks.

52.2K 5.2K 873
                                    

Selam gençler,nasılsınız?

19.bölümde kalmayı sevmedim.20 olsun düz olsun istedim.Ondan bu bölümü paylaşıyorum..

Tamam,aslında sabredememişte olabilirim.2K için paylaşayım dedim. Birkaç bölüm daha hazır elimde ama paylaşmayacağım bir süre, bir tam olarak hikayeyi takip eden sayısını göreyim,ondan sonra paylaşacağım diğerlerini.

Bu hikayeyi vote veya herhangi bir şey için yazmıyorum.Başta da dediğim gibi,canım sıkılınca açıp burada saçmalamak için yazıyorum,işte düşünün ne kadar işi olmayan ve sürekli canı sıkılan bir insan olduğumu..

İtiraf ediyorum; her dakika kaç kişi artmışız diye kontrol ediyorum(utangaç gülüş)

Bir de bu hikaye kurgu gibi değil de gerçek hayat gibi olsun istediğim için,50 bölüm boyunca aşkını itiraf edememe olayı olmayacak.Çünkü açıkçası ben öyle birşey görmedim.En çok aşık olduğumu sandığım zaman 2 aya itiraf ettim.Sonu hüsrandı ama ossun :D

Ayy ne konuştum dimi.Umarım okurken eğleniyorsunuzdur,çünkü yeniden söylüyorum ben aşırı eğleniyorum.Haydi iyi okumalar canlarım,adios!



White walker mısın sen? Yok yani Freddy falan mısın? Tipe bak arkadaş ya.

Dişlerimi gıcırdatmamak için sıktım. Apartmanın köşesinde yârimle dikilen dümbelek sözde sözlüsünü yolmamak için kendimle bayağı bir mücadele etmem gerekti. Sonra dedim bir mesaj atayım Denizciğime. Ne de olsa mal kız, beni seviyor diye biliyor, bu kısımda istemsiz sırıtıyorum çünkü şakadan da olsa beni seviyor olması düşüncesi mükemmel bir şey, gözlerimi yârimden ayırmadan arka cebimden telefonumu çıkardım, hani ben ergenim ya, sabah akşam mesajlaşmaktan ezbere yazabiliyorum ya, ellerime tüküreyim ya.

Telefonumun T9da olduğunu, onu da geçtim, dilinin İngilizce olduğunu unutarak bakmadan mesaj atmak ne demek bilir misin sen Abidin? Bilmezsin tabi Abidin. Peki mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin?  Yaparsın tabi. Anca mutluluğu çiz zaten sen Abidin.

Atmak istediğim mesaj şuydu;

Selam Deniz, naber?

Attığım mesaj ise şu; Selfies weather mavericks.

Yani Türkçe anlamıyla; selfieler hava damgalanmamış dana.

Ya sanane..Sanane Yeşil..Yani sanane..Heriften sanane. Selam deniz nabermiş. Sanane ya sanane!

Perdenin arkasına daha da saklandım. Yarimin gözleri önce benim pencereme takıldı, sonra mesajı açıp okudu.

Kafasını tekrar kaldırıp gülümsedi.

Bana gülümsedi.

Bildiğin gülümsedi!!

Hemen Sherlock Holmes duygularım kabardı, bilgisayarıma koştum. Araştırma butonuna maverick yazdım. Böyle bilmediğim bir konu hakkında konuşulursa diye, hep bunu yaparım. Girerim internete , her şeyi öğrenmeye çalışırım o konuyla ilgili.

Film varmış maverick isminde, araba markası, bir basketbol takımı(Dallas Mavericks), bir müzik grubu(The Mavericks),bir apple programı(Os X Mavericks)

Arkadaş, T9'a ayrı, İngilizceye ayrı damgalanmamış danaya ayrı tüküreyim ya.

Bu ne falan derse,en azından kuracağım bir ton hikaye var. Tekrar cama iliştim usulca.. Yarimin yanından maltafon sözlüsü gidiyordu. Tekrar cama baktı, sonra eliyle gel işareti yaptı.

Heyecandan öleceğim sandım.

Anneme ekmek almaya gidiyorum diyerek evden çıktım. Yavaş adımlarla yürüyordum. Ellerimi kotumun cebine soktum."Efendim deniz anası.."

Kafasını sağa yatırdı."Selfies weather mavericks?"

Her zaman olduğu gibi bir uzi misali hızla konuşmaya başladım. "Ya deniz anası. Ben Bay Okaliptüsü suluyordum, sonra sizi gördüm. Dedim bir ihtiyacı var mı, kurtarayım mı bir mesaj atayım dedim. Bay okaliptüs ile konuşurken telefona bakmadım..Telefonumun dili de İngilizce.. Ondan öyle bir şey yollamış. Yoksa sana damgalanmamış dana demek istemedim,valla."

"Damgalanmamış dana mı dedin bana?"

"Maverick demişim ya..Yani dememişim telefonum demiş..Telefonum dememiş aslında,ben yanlışlıkla öyle yazmışım neyse işte..Maverick western bir film de varmış, bir de grup varmış The Maverick..Sana damgalanmamış dana demedim yani-"

Bir su şişesi uzattı bana. "Az motorun soğusun," dedi uzatırken de."Sorun değil, teneke."

"Benimle dalga geçme Deniz anası."

"Evet ismim Deniz ya senle dalga geçiyorum."

"Hey hey benim esprilerimi bana karşı kullanamazsın!"

"Öyle mi teneke?"

Gözlerimi kısarak bakarken şişenin kapağını açıp kafama dikledim.

Bu şişe eğer yâriminse..

Biz öpüşmüş mü sayılıyoruz şimdiiiiii?

Boğazımı temizledim."Western filmlerden nefret ederim biliyor musun.. Çocukluğumdan beri babam her Pazar 10da TRT1 deki kovboy filmlerini izler, Tom ve Jerry'i kaçırırdım çünkü..Ben Jerry'i sevmiyorum aslında biliyor musun..Her zaman Tom benim-"

Burnumu sıktı.

Sümüğüm fışkırcak diye nefes bile alamadım.

Elleri burnumdaydı.

"Yeşil.." dedi hala sıkmaya devam ederken. Konuşma riskini göze alamadım, "Hııı,"  dedim sadece. O hıı da burnumu tuttuğu için Donald Duck konuşuyormuş gibi çıktı.

"Yarın sabah 10 da burada ol." dedi burnumu daha da sıkarken. "Tom ve Jerry izleyelim."

Gözlerimin dolduğunu hissettim bir an. Göğsümde bir şey sıkıştı böyle..O kadar hoşuma gitti ki,sarılmak istedim.

"Denize de gideriz ileride..Deniz anası gibi kollarımızı serbest yapar yüzeriz."

Ben romantiklikten nefret ederim..Ben değil aşık olmak, erkeklerle en fazla flört tanımı altında kankalık yaparım. Daha önce de film ve kitap karakterlerine aşık olduğumu sanmıştım evet ama..

Asıl şu an aşık oluyordum. Burnumu sıkan parmaklarından, gözlerime sabitlenen yeşillerine kadar, her bir noktasına, şu an aşık oluyordum.

Tamam, aşık olmanın nasıl bir şey olduğunu falan anlamayabilirim ama.. Tam şu dakika.. 18 nisan 2015 cumartesi..Saat 19.14te aşık oldum..

Platonik falan değil hemde.

Bildiğin aşık oldum!

Doğuştan RahatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin