HU HUUU

11.5K 722 203
                                    

IHM IHM. SELAMLAR. 

Öncelikle hesabıma erişemediğimi instagram'dan paylaştığım anda benim kadar üzülüp, çözüm bulmaya çalışan Miray ve Hilal! Keşke hayatımda sizin gibi arkadaşlarım olsa. Sizi seviyorum.

Karantinada olduğum şu günlerde almış olduğum bir karar var. Eğer ki beş senedir beni biraz tanımışsanız, hemen gaza gelen bir insan olduğumu biliyorsunuzdur.

Ve çok çabuk da bir şeylerden sıkılırım. Doğuştan Rahat dışında. Nasıl bu kadar uzun devam ettirdiğime hala arada şok oluyorum. Neyse.

Bir önceki bölümde şöyle bir yorum geldi: Sen aslan gibi bir yazar olsan yazarsın Yiğite bir hikaye, kırıp geçirirsin milleti gülmekten. Hadi yap bir büyüklük be. (özel for Nuray_Soytürk)

Büyüklük sayılır mı bilmiyorum ama, yaptım galiba.

Evet evet. Yiğit'in hikayesini yazmaya karar verdim. Sanırım biraz da benim sadece mizah yazabildiğimi, kurgu bilmediğimi, kitaplar hakkında tek bilgimin saçmalamak olduğunu sanan, adı lazım değil o da kendini biliyor, bir vatandaş için de yazmaya karar verdim.

Sen önce diğer hikayelere bölüm eklesinciler gelmeden, paylaşayım dedim.

Ve karşınızda Doğuştan Rahatsız!

Gümbür gümbür geldiğime emin olabilirsiniz.

Adios!!

PROFİLİMDEN YENİ HİKAYEMİZE ULAŞABİLİRSİNİZ.

GİRİŞ

Ona aşık olduğumda, sekiz yaşındaydım.

Tüm Dünya bir yana o bir yana, kardeşimin okula başladığı gün. Her teneffüs yanına geleceğim diye yemin ettirmek için ayakkabılarımı saklayan kardeşimin. İlk teneffüste ondan iki sınıf üstte olmanın verdiği Miroğlu edasıyla sınıfına girmiştim. Ve yanında o oturuyordu.

Yaren.

Çok güzel oturuyordu be!

Birinci sınıfın gerginliğinden kaleminin tepesini dişleyişine aşık olmuştum galiba. Ya da belki de ışıklı spor ayakkabıları yüzündendi. Örgülerine bağlı olan kurdelelerden de olabilir. Bilemiyorum. Gördüğüm an, Dünya Güneş'in değil, benim etrafımda bir tur atmıştı.

"Nasılsın bakalım birinci sınıf bebeği?" diye gitmiştim yanlarına. "Abiii!" demişti kardeşim Yeşil heyecanla. "Bak, bu Yaren. Benim arkadaşım."

Bu cümle, o günden tam on dört sene sonra şu şekle evrildi: "Abi, Yaren benim arkadaşım. Onu sevme."

Bilmiyorum ki, belki aşk böyle bir şeydi, insanın başına bir kere gelirdi ve onunla hayatınızı geçirseniz de geçirmeseniz de, unutulmazdı. Ya da belki aşk, daha önceden aşık olduğunuzu sanıp başka birine izin vermemekti ve o birinin hayatınıza hiç anlamadığınız bir anda sızmasıydı.

Belki de Yeşil'in dediği gibi..

Yeşpopotamlar bile aşık olabiliyorsa, ağabeyleri de olurdu, değil mi?

Tabi ağabeyleri aşkı yanlış yerde aradığını biraz geç öğrenecekti.

Doğuştan RahatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin