33: Ekmek yok,yeşillik çok diyeti.

54.1K 4.4K 143
                                    

Merhaba canlar, nasılsınız?
Ben ölüyorum galiba. Staj-Oruç ikilisi yeterince zorlamıyormuş gibi bir de zehirlendim(iftarda ayı gibi yemeseydin Ela) inşallah,bi daha bu kadar uzun süre vermeyeceğim. Neredeyse 10k olmuşuz, çokça teşekkür ederim!
Bu bölümü yarım saate yazmak zorunda kaldım,normalde bilgisayarımdaydı,eve gidince vaktim kalmıyor diye hatırladığım kadarını yazdım ve ilk defa telefondan yazıyorum,yazım-imla hatası olabilir, affola.
Iyi okumalar, adios!

Final haftası bi hafta, oradan beş gün ekle, eh bi hafta da dinlenme süresi.
Sonra da zaten Ramazan geliyor, boşver kızım Yeşil. Sen spordan ne anlarsın ki hem? Diyet yaparsın, ekmek yok,yeşillik çok diyetini. (
Gerçi sebze yiyince sanki evladımı yiyormuş gibi hissediyorum. E sonuçta, ismimin Yeşil olmasının bi sebebi de sebzeler. Zaten benden olsa olsa hıyarlara anne olur. )Arada da yürüyüş yaparsın. Verirsin kiloları, boşver spormuş ta neymiş? Fitness ve Wellness Türkiye Şampiyonası'na katılacaksın sanki. Seni beğenen böyle beğensin,koyver gitsin yavrum.
Bay Okaliptüs bile bunu diyorsa, tabiki bırakacaksın Yeşil yani.
Sağ ayağımı sol ayağımın üzerine atıp bileklerimi okşamaya başladım.
"Çok ağrıyorsunuz dimi canlarım.. Yani benim gibi bi cüsseyi ayakta tutuyorsunuz, sizi ayakta alkışlamak istiyorum."
Ayaklarını, ayakta alkışlamak mı istiyorsun salak?
Bay okaliptüse gözlerimi devirdim. "Çok konuşma sen."
"Ooo kimleri de görüyorum. Son halı tutucu!"
Oturduğum kaldırımdan kalktım. "He?"
"Napıyon kız?"
"Eve ışınlamayı bulmaya çalışıyorum. Odamdan aşağı ip salcam kendi kendime asansör yapcam."
"Güzel fikirmiş bende mi yapsam?"
Omuz silktim. "Finallerim bitene kadar ölü taklidi yapcam ben. Hadi görüşürük."
"Yeşil bekle bi."
"Söyle."
"Hani arkadaşın vardı.."
"Dur bekle," telefonu cebimden çıkarıp Yarenin numarasını verdim. "Al konuş kızla.Bana ilişme."
"Kıza gidip ne dicem? Yeşil ağabeyim ondan hoşlandığını anlamasın diye senin bana aşık olduğunu söyledi falan mı?"
"Pardon?"
Iki yanağımı sıktı. "Göstermiyor olabilirim halı tutucu, ama zekiyimdir."
"Tamam zeki çocuk,o zaman sende sır tutucu ol."
Yanağımı sıktı yine. "Ayıp ettin Yeşilim. Tabiki."

"Sonra görüşürüz." dedikten sonra İkimiz de apartmanlarımıza yöneldik. Kot ceketimin cebine elimi attım, akbilim yok!!
Ağlamamak için dudaklarımı ısırırken çantamı karıştırmaya başladım. Eğer 8.kez kaybedersem, Yiğit bileğime akbil dövmesi yaptıracak(gerizekalı herife Justin Timberlake'in Zamana Karşı filmi izlettiğim güne lanet ettim),babam ise ip ile boynuma asacaktı.(küçükken her gün silgimi kaybettiğim için kendime küfrettim)Gerçi bi senede 8 kez kaybettim,dokuzuncuda büyük ihtimal devlet yeni akbil vermeyecek,sen zaten malsın kimliğini göster geç diyecek diye gidip alamazdım yenisini. Çantamda olmadığını cebime koyduğumu o kadar net hatırlıyordum ki, belki dedim belki kaldırımda otururken cebimden düşmüştür.
Döndüm arkamı biraz önce oturduğum yere gittim, şansıma-şaşırtıcı bi şekilde- orada duruyordu!
Eğilip alırken yine yeminler ediyordum bir daha asla seni kaybetmeyeceğim diye,ama biliyordum ki ömrümün sonuna kadar en az bi 200 kez daha korkusunu yaşayacaktım. Akbilimi aldıktan sonra tam ayağa kalkmıştım ki,biraz önce ileride oyun oynayan çocukların hepsi üzerime doğru koşarken gördüm. Dönüp arkama baktım. Acaba arkamda Sneijder,Muslera falan mı vardı da bu küçük pislikler koşuyordu? Döndüm baktım, kimse yok.
Hepsi üzerime atlayınca dengemi kaybedip yere düştüm. Üzerime de bi 6 tane çocuk.
Göğsüm o kadar ağrıyordu ki, anestezisiz böbrek ameliyatı oluyordum sanki.
He yeşil zaten sen çok biliyorsun böbrek ameliyatı nasıl olur.
Çocuklar kahkaha atarken Gözlerimi yumdum bi kaç saniyeliğine, sonra sanki acımıyormuş gibi "Ne yapıyorsunuz dingiller?!" diye bağırdım. "Görmeyeli cool oldunuz da Türk futbolundan Amerikan futboluna mı geçtiniz!?"
"Istop oynuyorduk da Yeşil abla.. Mehmet abi yeşil rengini dedi, bizde-"
"Espiri anlayışınıza tüküreyim ya." Ama istemsizce sırıtıyordum. Bu küçük salakların böyle bi espiriyi akıl edebilmiş olmaları beni gururlandırıyordu.
"Ama şike var kabul etmiyorum!"
Mehmet koşuştura koşuştura yanımıza geldi. "Yeşil renk dedim Yeşil abla mı dedim!"
"Mızıkçılık yapma da ayakkabını ver."
Istop oyununu bilmeyenler için; hani top bir isim söylenerek havaya atılır, ismi söyleyen kişi topu tutana kadar uzağa kaçılır, ebe olan bir renk söyler, diğerleri de o rengi bulmaya çalışır, rengi bulana kadar ebe topla vurursa, vuran kişiye, eğer herkes rengi tutabildiyse de ebeye bi puan yazılır, 5 kere ismi yazılan kişinin de ayakkabısı saklanır.
"Ne vericem be şike var!"
Furkan gülerek ayağa kalktı. "Mehmet sende Fenerlilere şike şike diyen Cimbomlu gibisin he."
"Şişşt takım muhabbeti yok, sonunu kavgaya çeviriyorsunuz hep. Hadi baştan oynayalım bende varım."

15 dakika sonra gariptir ki, top yine benim elimdeydi. "Hazır mısınız renk söylüyorum."
15 dakikadır oynuyorduk ve nedense en az 15 kere de top bana atılmıştı, bende öyle renkler söylüyordum ki doğal olarak kimse bulamıyor, hepsine sayı yazılıyordu. Şempanze poposu, ne bileyim işte camgöbeği,mürdüm falan.
"Deniz yeşili!" diye bağırdım koşmaya başlamadan önce. Etrafıma bakıp kimi vursam diye düşünürken topu önce ortaya atayım dedim, biraz peşlerinden koşayım, bi daha adımı söylemesinler.
Bu arada da göğsüm felaket acıyordu,ama görmezden geliyor, hala oyun oynuyordum. Akşam ebem ağlayacaktı,haberim yok.
Deniz yarim fırlattığım topu Stefan Salvatore gibi havalı bi şekilde yakaladıktan sonra gülümsedi.
Ciğer görmüş kedi gibi suratına bakıyordum. Sonunda transtan çıkıp yanına gitmeyi akıl ettim. "Selam deniz anası. Topu alabilir miyim?"
"Alabilirsin tabi." derken hiç verecekmiş gibi görünmüyordu. "Nerelerdesin görüşemiyoruz ne zamandır?"
"Çok yoğunum deniz anası be. 7.45 metrobüsü yanımda halt yemiş yani. Hatta o kadar yoğunum ki suya düşsem yoğunluğum fazla diye dibe batarım öyle bi yoğunluk.."
"Hayırdır görmeyeli bi şirkete falan ceo mu oldun,neden bu kadar yoğunsun?"
"Sanki sen değilsin de benle dalga geçiyorsun. Final haftası tam sabah akşam oturup ders çalışmıyorsun sanki-"
"Sen beni mi izliyorsun?" Sırıtıyordu armut yarim ve çok şükür ben alev almadan çocuklar bağırdı.
"Yeşil abla gazı alamayıp Antartikaya kadar kaçıcaz şimdi, hadisene!"
"Sonra görüşürüz deniz anası.. Finallerden sonra yani, hem bi ayın dolmasına da az kaldı."
Yüzündeki ifade bir an ciddileşti. "Tam iki gün," dedi "değil mi?"
Kafamı aşağı yukarı salladım. "Görüşürüz iki gün sonra!"
Elinden topu alıp çocukların yanına gittim. "Ben eve gidiyorum gençler,yarın sınavım var yürüyün sizde eve ders çalışın."
Ayaklarımı sürüyerek eve doğru yollanmıştım ki, bizim apartmandan çıkan Nurgül teyzeyi gördüm. Sonra aklıma Tuğra geldi, ayaküstü bi ebelerine saydıktan sonra yürümeye devam ettim.
"Kız Yeşil yeğenim vardı ya-"
"Nurgül teyze,kaç kere söyledim istemiyorum diye?"
"Ayyy havalara da bak. Bu halinle lokum gibi çocuğu bulmuşsun fena mı?"
Atın beni denizlere ya. Atın beni denizlere.
Denizlere atın beni.. Şarkılar bile yarimin kaderim olduğunu anlatıyor ya,valla. Ben senin o özel okulda paralı okuyan gamzeli yeğenine mi kaldım be? Ben kalsam kalsam devlet üniversitesinde tıp okuyan bölüm birincisi yarime kalırım, diğerlerinden banane?
Deniz yarimi kendime ıdol seçtiğim için "Lokum sevmem ben Nurgül teyze." dedim.
Nurgül teyze bi durdu,sonra da dedi ki "Sallama Yeşil,sen bi oturuşta bi kilo lokum yersin."
Bi durdum böyle. Elim ayağım titredi. Laf yememe mi üzüleyim, lafı geçirenin Nurgül teyze olduğuna mı bilemedim.
"Nurgül teyze.." dedim hala şoke bi halde dururken. "Tam sınav haftamda yapılır mı bu? Şimdi sabah akşam geçirdiğin lafı düşüneceğim."
"Kız salaksın falan ama seviyorum seni. Dürüstlüğün-"
"Sağol Nurgül teyze, yeğenine selamlar. Hüsnü amcaya da selamlar. Hatta buradan tüm Türkiye'ye selamlar."
Kaçarak apartmana girdim. Yine rezil olmuştum,ama şaşırtıcıdır ki bu sefer deniz görmemişti.
Ama sağlam rezil oldum ya.
Eve girer girmez,salona annemin yanına gittim.
"Anne,benim ebem erkekti değil mi?"
"Niye soruyorsun demeyeceğim,ardından gelecek salakça soruyu da cevaplamayacağım;evet erkekti."
"Ebem sanırım gay artık ana kraliçe. Nurgül teyze öyle bi geçirdi ki.."
Küçükken annem ebemin erkek olduğunu söylediğinde ağlamıştım. Sonra cool geldi falan,hatta bi ara ebeme küfredene yalnız benimki erkek,dikkatli ol diyordum. Annem elindeki tığ ve ipi bıraktı. "Kendin kaşınmışsındır."
"Yok anne valla ben bişey demedim."
"Aç mısın?" dedi konuyu kapatarak."Çok hemde."
"Iyi o zaman git yemek ye."
Allah'ım.. Canım Allah'ım.. Rabbim.. Neden Allah'ım? Neden tüm laflar bana?

Doğuştan RahatWhere stories live. Discover now