FİNAL I

38.5K 2.6K 872
                                    


Şimdiye kadar bir bölümü yazmak birkaç saatimi aldıysa, başlık bulmak ta bir o kadar zamanımı alıyodu.

Bu başlığı atmak resmen 2 sene sürdü.

Merhaba.

Nasılsınız? Valla içim bir buruk, bir değişik. Ruh halimi anlatamam şu an. Eh nolcak öylesine yazarız diye başladığım Doğuştan Rahat, bittiğinde bu kadar sevilecek deseydi o zaman biri hayatta inanmazdım. Cidden. Yani metrobüste yazmaya karar verip, finalini yine metrobüste yazacağımı da kesinlikle planlamamıştım da hayat böyle değil mi zaten?

Garip ya. Bayağı.

Tam ergenlikten yetişkinliğe ciddi anlamda geçiş sürecimi resmen yazmışım buraya. Bu da hem bi garip geliyor hem de diyorum ki bak nerelerden geçip te gelmişsin buralara. Buraya yazacağım on binlerce kelime olabilir,gerçekten tüm bölümleri toplasan şu an hissettiklerimi anlatmaya başlasam yarısı bile etmez, binlerce duygu.. Binlerce teşekkür. Ve hatam olduysa özür.

Valla şimdi ağlıcam ya.

Şu an kısa kesiyorum ama finali 3 bölüm yapacağım için diğerlerinde yazacağım bölümden çok böyle saçma bir not olabilir.

Teşekkür ederim hepinize. Şu anlık tek diyebildiğim bu.

Bir de tabiki;

ADİOS!!!

Ben bir tek Kebapçı Reis'e haber verebilmişken soğuk kanlılığına bir kez daha hayran kaldığım Deniz Dünya üzerindeki Kebapçı Reis dışındaki tüm insanlara haber verebilmeyi akıl etmişti. Yarım saatin içerisinde hastanedeki insanların yüzde yetmişini tanıyor duruma gelmiştim. Ama gözlerim önümüzdeki saçma salak cam yüzünden dokunamadığım kardeşim dışında kimseyi görmüyordu. Gözlerini yattığı radyanın tavanına sabitlemiş sanki daha bir saat önce doğmamış gibi dik dik tepedeki ışığa bakan kardeşimi.. Cidden bu çocuk ağlamak varken neden atomu parçalamaya çalışıyormuş gibi bakıyordu?

"Hangisi benim kardeşim?"

Kafamın tepesinden kafasını uzatmış Yiğit'e önümdeki minik şeyden bakışlarımı ayıramadığım için bakmayarak "Şuradaki hemşire yeni kardeşimiz Yiğit." dedim.

Diğer tarafımdan kafasını uzatmış Enis "Bundan size kardeş değil, yenge olur yenge!" dediğinde bakışlarımı Enis'e çevirip yumruğumu havaya kaldırdım. "Bundan da sana ne olur biliyor musun? Yamulmuş bir ağız."

"Hangisi benim kardeşim lan!!!?"

Epi topu yan yana iki radyan vardı ve bebeklerin bir tanesi benim aldığım gri tulumu giyiyorken diğeri klasik bir şekilde pembe bir tulum giyiyordu. "Sence hangisi olabilir? Seç bakayım birini."

"Keşke bu soruyu 20 yıl önce seni ilk gördüğümde de sorsaydım da diğer tarafında yatan bebeği alsaydık senin yerine," dedi tek elini omzuma koyarak "Bu ne lan? Niye böyle dik dik bakıyo bu?"

"Galiba karşısında duran iki safın kardeşi olarak doğduğunu anladı o yüzden hayatı sorgulamaya başladı," Kaşlarımı kaldırdım. "Valla bende anlamadım. Sen yeni doğansın dimi? İnsan bi ağlar ortalığı yıkar sessiz sakin tavan mı izler?"

"Ya yeminle korktuğumuz başımıza gelecek," dediğinde Yiğit, Enis araya girip "Hayırdır Yiğido?" dedi "Neyden korkuyonuz bakalım?"

"Yeşil de aynı böyleydi yani pek hatırlamıyorum da annem hep öyle der, böyle hep bir yere bakardı. Dünya ikinci bir Yeşil'i kaldırabilir mi emin değilim. Hem kütlesel açıdan hem mental açıdan."

Doğuştan RahatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin