49:Yeşil'i koruyalım.

53.9K 3.7K 1.3K
                                    




                  

Selamlar,500K(HAVAİ FİŞEK!!) olmuşuz;)).

Bu bölüm tamamen TEOG mağdurları için yazılmış,paylaşılmış ve ithaf(?) edilmiştir.

Ve bir de forever-rezil-girl için(kullanıcı adı için bir saniyelik saygı duruşu)

Haydi iyi okumalar,sizi seviyom.

ADİOS!

"Az dedikoduma ortak olsana Denizanası ya. Dinleme,gülme."

Yaslandığı sandalyede oturuşunu değiştirip sağ bacağını sol bacağının üzerine erkekçe bir şekilde attı. "Nasıl bir onay istersin?"

"Evet,haklısın gibi. Yok yok," Sağ elimi sağa sola salladım. "He ya falan desen bile yeter. Denizanası şu.." Elimle karşıyı gösterdim. "Bana Esra olduğunu söyleme."

Tepkimi ölçmek ister gibi bir müddet suratımı inceledi. Sonra da bize doğru yaklaşan Esra'yı görünce selamlaşmak için ayağa kalktı. Böyle içimden dizlerine tekme atıp sandalyesine oturtasım geldi de,Denizanasının bu kuulluğunu bozmak bana yakışmazdı.

Neden yakışmasındı ki?

Baktım ki nöronlarım beni dinlemeyecek,zorlayıp duruyorlar bacaklarımı ikna edeyim diyip ayaklarıma baktım. "Bana bakın.. Sakın he. Vurmak yok. Sizin bugünlük göreviniz sadece beni şu topukluların üzerinde tutmak. Kimseye vurmak yok." Esra'ya bakıp tekrar bakışlarımı ayaklarıma çevirdim. "Ya da şu sarı cadıya yanlışlıkla olmuş gibi değebilirsiniz.Az ama..Minnacık." Yarime gülümseyişini görünce "Azıcık değil." dedim." Vazgeçtim. Yalnız gördüğünüz yerde atlayın üzerine. Tamam mı benim güzel bacaklarım.."

"Sen nasılsın Yeşil?"

Arkadaş benden güzel olan insanlar benimle muhattap olmasın dicem de,o zaman da hiç kimse ile konuşamam. En azından benden güzel olup Deniz'in arkadaşı olanlar muhattap olmasın bari. Özellikle bu sarı fare. Tipsiz sarı fare dicem yalan olacak. Güzel sarı fare.

"İyiyim sağol. Sen nasılsın?"

Sanki birbirimizi son görüşümüzde kızın üzerine atlamamışım gibi. Sanki az daha benden dayak yemeyecekmiş gibi benimle gelip konuşması cesaret miydi yoksa karıştırdığı bir şeyler mi vardı bilmiyorum ama nedense pek samimi gelmiyordu.

"Bende iyiyim,sonra görüşürüz Deniz."

Kaşlarımı çatıp gidişini izlerken Deniz'e döndüm bu sefer. "Ben senin arkadaşlarına karışamıyorsam Denizanası,altını çizmek isterim özellikle Esraya;sende benim arkadaşlarıma karışamazsın."

"Karışamam?" kaşlarını kaldırarak gülümsedi. "Öyle bir karışırım ki.."

"O zaman adalet istiyorum. Ben de karışırım! Adalet yalnızca bir kasap adı değil!"

Deniz'in havaya kalkmış kaşları eski yerlerine döndü. Sesini o kadar yumuşak bir hale getirdi ki,şöyle köşeye kıvrılıp uyuyasım geldi,o derece. Evet,düğün salonunda o bangır bangır seslerin içinde. Minnacık çocuklar bile evlerinde uyumaz iken bu kadar seste masaların üzerine kıvrılıp uyuyabiliyorsa,bende uyuyabilirdim herhalde.  "Ne kasabı Yeşil?"

Ciddiliğimi bir anlık bırakıp yumruk şeklindeki elimin sadece baş parmağını çıkararak arkayı gösterdim. "Bizim orada var ya Adal Et diye. Bilmiyor musun? Mahallenin kasabı? Yalnız mahallecenek öyle bir espiri anlayışına sahibiz ki,bi yapımcı bizi keşfetse ünlü oluruz. Adam çocuğunun adını sırf dükkanına verebilmek için Adal koymuş. Adal-et ürünleri. Çok zekice he. Böyle deyince bir mantıklı geldi. Düşünsene adım Red Kit olsa,kitapevi açar,online uygulamasının adını Red Kit-app yapardım."

Doğuştan RahatWhere stories live. Discover now