54: Alcam seni kaçarın yok.

40.3K 2.9K 1.3K
                                    





MER HA BAAA!

Yani buraya böyle yazdıkça yazasım yazdıkça yazasım var. (Sen önce bir doğru dürüst bölüm yaz) Bayramınızı kutlayarak başlayayım.

Bayramınız mübarek olsun canlarım, hepinizi öpüyorum!

Hayat nasıl? Yaz tatili bitiyor okullar başlıyor. Acınızı biliyorum, derinden hissediyorum. Moralinizi bozmak gibi olmasın, sonsuza kadar okuyacağız galiba. Zıkkımın okulu bir türlü bırakmıyor yakamızı. O yüzden isyan etmeye değil sevmeye çalışın. Annem okul bitince bugünleri mumla arayacaksınız diyor. Umarım yıllar sonra ellerimizde mum herhangi bir yerlerde okul günlerimizi aramaya çalışmayız.

Bilirsiniz, ben fener ile arama taraftarıyım.

Neyseeee.

Yazdım bişiler, oldu bişiler. Sevdim bu bölümü, canım bölüm aşkım bölüm^^

İyi okumalar, adios!!!

***

Hayatta bazı anlar vardır. Böyle durdurup fail olduğunuz kısmı geri alıp alıp izlemek istediğiniz. Hani biraz üzerinden zaman geçince o olay aklınıza gelir ve suratınızı buruşturursunuz. Şu an, o anların babasıydı.

Vazgeçtim babası değil. Bildiğin kralıydı.

Ağzımı açtığım an olayı Malazgirt savaşına falan getireceğimi bildiğim için bir müddet gözüne far tutulmuş tavşan gibi ortalığı izledim. Tavşanları da sevmem zaten. Kaplumbağa ve Tavşan hikayesi var ya? Onun yüzünden. Çocukluğumdan beri gerizekalıvarlıklara, kendini beğenmişlere tahammülüm yoktur.

Herkes birbirine bakıyordu, ama kimse konuşmuyordu. Sadece zıpırlar Enis ile sevgili olduğumuzu bangır bangır söyledikleri için seyircilerimiz ona katlanmıştı. Bu kadar seyirciyi bir de Almanya'nın Brezilyayı 7-1 yendiği maçta görmüştüm diyeyim, anlayın.

Sonunda konuşmaya başlayan taraf kim oldu bilin bakalım? Aşk üçgenimize dikortay çekmeye çalışan , dangalak Yiğit. Dış kapının dış mandalını geçtim dış üçgenin dış açısı bile değil yani. Dış kapının anca hoşgeldiniz yazan paspası olur.

"Yok be ne sevdası bu Yeşil gay."

Gerizekalılık bazı insanlar için yaşam biçimi olabilir,okey. Kendi seçimleri falan filan. Ama bu kadar olamaz,yemin ediyorum bu kadar olamaz. Bu kadar gerizekalılık gidip bok varmış gibi ateşe gitmeye çalışan kelebeklerde yok, ciddiyim.

"Beynini evden çıkarken dondurma kutusuna koyup buzdolabına mı sakladın dangalak? Dangalaklık sana fazla olur gerçi. Dongalak!"

Enis gülmeye başladı. "Dongalak çok iyiydi çamki."

Dizlerimin üzerine çöküp "Neden ben?" diye bağırmak istedim. "Neden yahu neden?"

Ve sen misin isyan eden diyerekten daha beteri geldi başıma. "Kimle sevdadur? Benim uşaklan değildur. Değildur!"

Nah değildur afedersin. Yani tamam yanlış olanı ile sanıyor olabilir ama..

"Yok babaanne yok, kardeşim o benim ne sevdası?"

Nereden benim babaannem oluyor acaba? Durup durup neden böyle bir cümle kurdum? Yeşil bu kadar sığır olmayı nereden öğrendi?

Deniz iki adım ile yanımıza ulaşarak kolumu tuttu. "Enis'in değil, benim!"

Arka fona mehter marşını mı koyayım, dütdürüdüt diye trompet sesi mi koyayım, yoksa daha ilkel borazan sesi mi koyayım bilemedim. İşte burası da durup geri sarılacak kısım. Tam bak şurası gördün mü?

Doğuştan RahatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin