Trouble 29.Bölüm

2.3K 153 89
                                    

(RUBY'NİN GÖZÜNDEN) 

Gözlerimi açtığımda kendimi boşlukta gibi hissettim ve bulunduğum yer bana yabancı geldi. Başımı yastıktan kaldırıp odanın içinde gezdirince yolculuğumuzu ve Pattie ile tanışmamızı hatırladım. Dışarıdaki karanlık yoğunlaşmış, gece yarısındaki boşluğa dönmüştü. Yerimde doğrulunca yatakta yalnız olduğumu farkettim. Justin'in yanımdan ayrıldığını hiç hissetmemiştim. Gözlerimi ovuşturup yataktan hızlıca kalkınca ufak bir baş dönmesiyle duvara tutundum. Odadan çıkmak için kapıya ilerlerken elimle saçlarımı düzeltmeye çalışıyordum. Kapıyı açtığım anda ışık gözlerimi acıttı. Koridor fazla aydınlık değildi ama Justin'in odası kapkaranlık olduğu için gözlerim ışığa alışmakta zorlandı. 

Evin içi sessizdi. Biz uyuduğumuzda saat erkendi ve akşam misafirler olacağını sanıyordum. Kimsenin beni uyandırmamış olması tuhaf gelsede sessizce merdivenleri inmeye devam ettim. Salona girince Pattie'nin telefonla konuştuğunu gördüm. Yanına gidip bir şey demek üzereyken duyduklarım beni durdurdu.

"Her şey yolunda mı Justin? Beni endişelendiriyorsun." İki oda arasında telefonla konuşmadıklarına göre Justin evde değildi. Bana haber vermeden bir yere gitmiş olması beni rahatsız etmişti ama asıl huzursuz olmamın sebebi Pattie'yi endişelendirecek bir durum olmasıydı.

"Hala uyuyor ama birazdan uyanır. Seni merak edecek. Benim için hiçbir sakıncası yok ve burada istediği kadar kalabilir ama huzursuz olacaktır." Pattie'nin beni kısa süre içinde tanıdığını anladım. Pattie'yi gerçekten sevmiştim. Bana benim annemden daha yakın olabilirdi. Evini bize açtığı için mutluydum ama Justin'den haber almadan bir saati bile burada geçiremezdim.Salona girince Pattie başını kaldırdı ve göz göze geldik. Justin'in telefonda konuştuğunu duyabiliyordum. Ardından ses kesilince hatta problem olup olmadığını anlamak istercesine annesine seslendi. Pattie'yle olan birkaç saniyelik bakışmamız sonunda telefonu bana uzattı. Elinden alıp kulağıma götürdüm ve içimden bir sorun olmaması için dua ettim. Sadece bir şey lazım olduğu için dışarı çıkmış olmalıydı. Yoksa nasıl bir problem olabilirdi ki?

"Justin?" Sesimi duyunca iç çektiğini farkettim. Bunun onu mutsuz mu ettiğini bilmiyordum. Belki de o dönene kadar uyanmamış olmalıydım.

"Bebeğim, iyi misin?" Sesindeki titreme bana çarptı ve kalbim tekledi. Bir sorun vardı. Kesinlikle ters giden bir şeyler vardı ve beni uzak tutmaya çalışıyordu.

"Ne oldu? Sorun ne?" Pattie bakışlarını üzerime sabitlemiş konuşmalarımızdan bir şeyler anlamaya çalışıyordu. Yerimde durmuş hareketsizce cevabı bekliyordum.

"Evdekilerden haber alamıyorum. Onun yerine haberi Chris'ten aldım."  Ağzıma dolan onlarca küfürü yutkunup çenemi tuttum. Boğazımdaki yumru beni boğuyordu.

"Yakalandılar mı?" Justin hiçbir şey söylemedi. Kesik soluklarını dinlerken ben cevabımı almıştım. Benden saklanmasının sebebi geri dönüyor olmasıydı. Bensiz gidecekti.   "Gidiyorsun." Buna da hiçbir şey söylemedi. Tehlikenin farkında olmama rağmen onu yalnız göndermek istemiyordum. Tek başına yapabileceği bir şey yoktu. Tamam, iyiydik ama özel güçlerimiz yoktu ve kafamıza yiyeceğimiz bir kurşun bizi susturmaya yetecekti. Mücadele etme şansı bile olmadan keskin nişancıyla onu indirebilirlerdi.

"Geleceğim. Bekle beni." Hemen yerimden fırlayıp merdivenleri ikişer ikişer tırmanmaya başladım. Odaya hızla girince kapı arkaya doğru çarptı ve tekrar bir miktar öne kaydı. İkimizin çantasıda burada duruyordu. Justin ya geri dönmeyi düşünüyordu ya da bunu düşünecek kadar bile zamanı olmamıştı.

Trouble (Crime-II)Where stories live. Discover now