Epilog

1.6K 104 39
                                    

(JUSTIN'İN GÖZÜNDEN)

Archer elinde çantasıyla koşarak gelirken yırtılmış tişörtüne ve üzerinde ayak izi olan şapkasına baktım. Ona doğru koşturup kollarım arasına aldığımda gülüyordu.

"Kim yaptı bunları?" Benim endişeme rağmen ufak oğlum oldukça neşeliydi. Elindeki çantasını alıp onu kucakladıktan sonra arabaya doğru yürümeye başladım. Tombul kollarını boynuma dolayıp hararetle olanları anlatmaya başladı. Mavi gözleri heyecanla parlıyordu.

"Sınıfımızdaki bir çocuk ön sıramda oturan kızın saçını çekti. Jennifer ağlamaya başlayınca bende Nick'i ittirdim. Düşerken tişörtümü çekince yırtıldı ve şapkama bastı." Kavga ettiği kişi küçük bir çocuk olsa da gerildim ve geri dönme dürtümü bastırmaya çalıştım. Sebepsiz yere bende çocuğun babasını dövmek istedim.

"Bir yerin acıyor mu? Sana vurdu mu?" Kollarım arasında hareketlenip güldü. Ellerini kullanarak bana olanları anlatmaya devam etti.

"Ayağa kalkınca çantamı alıp suratına çarptım. Öğretmenim okula gelmeniz gerektiğini söyledi." Yanlış olduğunu bilmeme rağmen oğlumla gurur duydum. Kavgacı bir tip olmasına gerek yoktu ama kendisinin ve arkadaşlarının hakkını savunabiliyor olması gururumu okşamıştı. Gülümsememi bastırıp ona doğru yolu anlatmaya başladım.

"Bir dahaki sefere ona vurmak yerine öğretmenine git. Kavga etmen pek doğru bir davranış değil. Eğer gerekirse bana söylersin, ben senin yerine kavga edebilirim." Kıkırdayıp kollarını boynuma sardı ve başını omzuma koydu. Koyu sarı saçları arasına bir öpücük kondurduktan sonra yolun karşına geçip onu arabanın arka tarafındaki koltuğuna yerleştirdim. Kemerini bağladıktan sonra saçlarını karıştırdım. Elimi ittirip saçlarını düzeltirken söyleniyordu.

"Baba, saçlarımı bozuyorsun. Kızlar beğenmeyecek." Kahkaha atarken şoför koltuğuna geçip dikiz aynasından Archer'a baktım. Ufak oğlumla aramızdaki benzerlik beni şok ediyordu.

Eve doğru ilerlemeye başladığımızda güneşli yollardan geçtik. Dışarıda tatlı bir ilkbahar esintisi vardı. Archer yanındaki camı hafifçe araladım. Rüzgarla saçları uçuşurken dışarıyı izliyordu.

"Eve döndüğümüzde annene kavga ettiğinden bahsetmeyelim, olur mu? Onu ve kardeşini endişelendirmek istemeyiz." Başını salladı.

"Tamam baba." Ayaklarını sallayarak dışarıyı izlemeye devam etti. Bende eve kadar olan yolu mutlulukla gittim. Archer geçtiğimiz ay yedi yaşına basmıştı. O kadar çabuk büyüyordu ve o kadar zekiydi ki bazen verdiği cevaplar beni şaşkına çeviriyordu. Benimle olan benzerliği bir yana Ruby'nin kopyası gibiydi. Gözleri tıpkı onunkiler gibiydi. Hala Ruby'nin bakışlarında hüzün yakaladığım anlar oluyordu ama Archer el değmemiş bir mücevher gibiydi. Ben biriyle kavga edecek gibi olduğumda -ki bu çok sık oluyordu çünkü normal bir hayat yaşamaya başlasak bile delice bir koruma iç güdüsüyle oğlumu ve karımı sahipleniyordum- Archer araya girip kaşlarını çatıyor, ufak yumruklarını sıkarak bana destek oluyordu. O anlarda Ruby'e ne kadar benzediğini farkedip onu kucaklıyordum.

Araba garaj yoluna girdiğinde Archer kemerini çekiştirmeye başladı. Kendini çalışan arabadan aşağı atmaması için hızlıca park edip yanına gittim. Kapısını açtıktan sonra onu kucağıma aldım ve arabadan çıkardım. Ayakları betona temas ettiği anda bağırarak koşmaya başladı.

"Anne!" Adımlarını yere çarparak arka bahçeye koşturduğunda peşinden gittim. Ruby salıncağın üstünde uyuyakalmış kolunu karnının etrafına sarmıştı. Oğlum annesine doğru koşturuyor, küçük kızım aramıza katılacağı günü bekliyordu.

Archer salıncağın yanına geldiğinde Ruby'nin şişkin karnına gözlerini dikip bakmaya başladı. Ona kardeşi olacağını ve içeride bir bebek olduğunu açıkladığımızdan beri fırsat buldukça Ruby'nin karnına bakıp elini üstüne koyuyor ve bir şeyler hissetmeye çalışıyordu.

Trouble (Crime-II)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin