Trouble 3.Bölüm

5K 250 45
                                    

(RUBY'NİN GÖZÜNDEN)

Siren sesleri bakışmamızı bölerken başımı çevirdim.Polisler her tarafı kapatmaya başlamışlardı.Herkes uzaklaşırken Justin'e bağırdım.

'Arabaya bin!'           Adrian sırıtırken Justin hızla yanıma geldi.Parmakları koluma dolanırken gözlerinin içine baktım.

'Anahtarları ver.Yan koltuğa geç ve eve gidene kadar ağzını açma.'            Kendi arabasının anahtarlarını Adrian'a attı.Adrian anahtarları havada yakalayıp hızlı adımlarla Justin'in turuncu arabasına doğru koştu.Justin tekrar bana dönerken anahtarları vermedim.

'Benim daha hızlı olacağımı biliyorsun.Tartışmayı eve bırakamaz mıyız?'              Çenesi kilitlenirken elini kolumdan çekti.Hızlıca arabanın kaputundan kayıp kapıyı açtım.Justin yandaki koltuğa oturunca kapıyı kapatıp arabayı çalıştırdım.

Motor gürlerken gözlerimi kıstım.Dikiz aynasından arkaya bakıp kaçabileceğim süreyi hesapladım.Birkaç dakikadan fazla zamanım yoktu.O kadarıda benim için yeterliydi.Kornaya basıp yoldaki herkesin çekilmesini sağladım.Beklemeden gaza asılıp vites değiştirdim.İnsanlar kendilerini yolun kenarına atarken geniş sokağın sonuna kadar ilerledim.Yarışı yaptığımız yol sol tarafta kalırken düz duvara doğru ilerliyordum.

'Ne yapıyorsun? Orası çıkmaz sokak.'                   Ne olduğunu biliyordum.Ne yapmam gerektiğinide polisler fabrika çıkışlı arabalarının el verdiğince hızlanıyordu.Hızla düz duvara doğru giderken kısa mesafe kala Justin arkasına yaslandı.Şaşkınlıkla ne yapacağıma bakarken direksiyonu kırdım.Lastikler yolda kayarak 180 derece dönerken polis arabaları bana çarpmamak için iki yanıma doğru dağıldılar.Vitesi değiştirip tekrar hızlandım.Polis arabaları tıkalı yolda kalırken geldiğim yolu geri gidip ilk dönemeçten döndüm.Hala arkamdan gelen siren seslerini duyabiliyordum.

'Ne bok yediğini sanıyorsun?'               Justin yanımda saçlarını çekiştirirken dikiz aynasından arkaya baktım.Trafiğe girdiğim zaman kalabalığa karışıp polislerden kurtulabilirdim.

Ara sokağın sonuna geldiğimde sola dönüp trafiğe karıştım.Işıklar,afişler gözlerimi kamaştırırken yola devam ettim.Araba motoru gürlerken Justin bacağını sıkıyordu.Her an patlayacak olması beni şaşırtmadı.Gecenin sonunda kavga edeceğimizi biliyordum.

Polis arabalarıda benimle birlikte kalabalığa karışırken hızlı manevralar yapıp diğer arabaların arasından ilerlemeye devam ettim.

Korna sesleri artarken aldırış etmedim.Lastikler yolun üstünde kayarken çığlıklar atıyordu.Polis arabaları giderek uzakta kalmaya başladı.Yinede gaza basıp hızlandım.Işıkların altında kalmak istemiyordum.Geniş yollardan çıkıp ara sokaklara girince Justin nihayet bağırmaya başladı.

'Canınamı susadın? Ömrünü hapishanedemi geçirmek istiyorsun? Neredeyse yakalanacağının farkında mısın?'                 İçimden şarkı söylerken başka şeylere odaklanmaya çalıştım.Kalbini kırmak istemiyordum.Kanım siyaha dönmüş bütün bedenime yayılıyor,beni karanlığa çekiyor gibi hissediyordum.Şikayetçi değildim.Hayatımın geri kalanını ışıklardan uzak geçirebilirdim.

'Ne yapmaya çalışıyorsun? Hiçbirşey umurunda olmayan bir sürtük gibi davranmaktan vazgeç!'               Hiç tepki vermedim.Araba normal hızında giderken yüzümde bir kas bile seğirmedi.Justin dediğinde pişman olmuş gibi sustu.Yüzündeki pişman ifadeyi gözümde canlandırabiliyordum ama dönüp yüzüne bakmadım.Ay, ışıksız yolu aydınlatırken gözlerim ağırlaştı.Parmağım hızlıca direksiyona vururken dişlerimi sıktım.Sürekli dişlerimi sıktığım için yemek yemek zulüm haline gelmişti.Çenemi oynatırken canım yanıyordu.

Trouble (Crime-II)Where stories live. Discover now