O gece durduraksız gök gürledi..Kral Vincent şatosunda güzeller güzeli eşi Eleanor'u ve minik Prensesi heyecanla beklerken her şeyden habersizdi...
Kraliçe Eleanor ise son nefesini yağmurun başlamasından hemen önce vermişti.Cadı amacına ulaşamamış...
Hoppsan! Denna bild följer inte våra riktliner för innehåll. Försök att ta bort den eller ladda upp en annan bild för att fortsätta.
Hava hafif serinlemişti ve yağmur yağacağa benziyordu. Arabadan inerek etrafı ağaçlarla örtülü bir patika yoldan yavaşça büyük görkemli demir kapılara doğru yol alıyorduk. Etraf çok sessizdi, ağaçlar dallarını aşağıya doğru bükmüştü, doğa sanki buraya saklamaya çalışıyordu.
İlerledikçe demir büyük kapıların gıcırdamasıyla irkildim. Kapılar açılıyordu ve oradan birileri geliyordu. Bizi kapıda karşılamaya üç kişi gelmişti. Kapıya neredeyse varmak üzereydik ve içlerinden birisi bize doğru bir adım attı ve
"Hollow Yatılı Okuluna hoş geldiniz!"
Sesi de en az görüntüsü kadar hoştu. Hattı hoş kelimesi kadını tarif etmek için az kalırdı.yeşil gözleri ,topuz yaptığı dalgalı kızıl saçlarıyla çevrelenmiş çıkık elmacık kemikleri ve kusursuz bir gülümsemeye sahip bir yüzü vardı. İncecik fiziğiyle birlikte kadın tam anlamıyla kusursuzdu.
Hoppsan! Denna bild följer inte våra riktliner för innehåll. Försök att ta bort den eller ladda upp en annan bild för att fortsätta.
"Merhaba Eliana" dedi o kusursuz gülümsemesini göstererek. Gözlerindeki bakış tanıdık geliyordu sanki daha önceden karşılaşmışım gibiydim. Daha sonra kadın Isabel'e döndü ve:
"Merhaba kardeşim, görüşmeyeli uzun zaman oldu." dedi ve ona sıkıca sarıldı.Isabel de ona samimi bir şekilde karşılık verdi.
Tabi ya! Bu Rosa olmalıydı. Gözlerinin renginden anlamış olmalıydım. Hayatımda gördüğüm en güzel yeşil gözler Isabel'inkiydi ve şimdi aynı gözleri Rosa 'da görüyordum.
O sırada tekrardan bana döndü ve
"Seni en son gördüğümden beri çok büyümüşsün. Beni muhtemelen hatırlamıyorsundur. Ben Rosa"" dedi sıcak bir şekilde gülümseyerek ve bana sıkıca sarıldı. O kadar içten bir sarılmaydı ki bu kendimi güvende hissetmiştim.
Rosa bana sarılırken gözlerim arkasındaki adama takıldı. En az Rosa kadar mükemmeldi.
Kaslı olduğu her halinden belli geniş omuzları ve yapılı bir vücudu vardı.Gözleri ise simsiyahtı ve siz baktıkça derinlerinde kaybolabilirdiniz. Saçları da gözleri kadar siyahtı ve hafif dağılmışlardı, kesinlikle tapılası bir adamdı.O da tam anlamıyla bir yunan tanrısı kadar kusursuzdu.
