Bölüm 50

8.8K 705 64
                                    

Tanıdık sesin salonda yankılanmasıyla birlikte Leanne'nin yanında beliren silüetler onu ayağa kaldırdı. Etraf toz duman içerisinde kalmıştı ve salonun diğer tarafını görmek zorlaşmıştı. Saniyeler içerisinde beliren silüetler birer birer yaratıkların karşısında dikilip vakit kaybetmeden saldırmaya başlamışlardı. Sayıları giderek artan karanlık varlıklara göre oldukça az kişiydik. Bana doğru ilerleyen yaratık saniyeler içerisinde bir kılıç darbesiyle ortadan ikiye ayrılarak toza karışırken sadece öylece bakakalmıştım. Önümde beliren silüetin cüssesi hatırladığımdan daha genişti, atlamasının yarattığı esintiyle burnuma dolan bu kokuyu her yerde tanırdım.

Yavaşça arkasını döndüğünde bal rengi gözleri gözlerimle kenetlendi. Hiçbir şey söylemese de gözleri öğrenmek istediğim pek çok şeyi anlatıyor gibiydi. Elinde tuttuğu büyük kılıcını dikkatli bir şekilde yan çevirerek bana doğru eğildi. Artık nefesini hissedebileceğim kadar yakınımdaydı.

"Bir şeyin var mı ?" dediğinde gözlerini benden ayırmamıştı. Hiçbir şey söyleyemiyordum yaşadığım şaşkınlıkla birlikte sadece başımı hayır şeklinde sallayabilmiştim.

"İyi." Diyerek ayağa kalkmam için elini uzattığında Leanne'in yanındaki kişiler ile birlikte bize yaklaştığını gördüm. Eliyle sol omzunu tutuyordu ve üstü kan içerisindeydi. Ona doğru geldiğimde suyu kendime çağırarak en azından yaralarının acısını hafifletmek istedim. Kolyemin acısını ne kadar az hissetmeye odaklanmış olsamda her geçen saniye boynumdaki acı artıyordu. Belli etmemeye çalışarak suyu yarasına yönlendirdiğimde beni kendisinden uzaklaştırdı.

"Merak etme birazdan yaralarım kapanır." Dediğinde neredeyse onun bir avcı olduğunu unuttuğumu fark ettim. Yine de belki fark ettirmeden yaralarını bir şekilde iyileştirebilirdim. Etrafımızda toplanan avcılar sayesinde bir süreliğine savaştan uzak kalmıştık ancak Leanne'in yaralarının kapanmasının söylediğinden uzun zaman alacağını biliyordum. Bu yaralarla daha önceden karşılaşmıştım ve hiç de kısa sürede iyileşmiyorlardı, avcılar içinde sürenin uzayacağından şüphem yoktu. O sırada kalkanımın içerisinde korumada olan kişiler aklıma geldi, bir şekilde Leanne'i orada güvende tutabilirdim, en azından bir süreliğine.

Karanlık varlıkların etrafında cirit attığı kalkanıma baktım, altındaki kişiler korkuyla olan biteni izliyorlardı.Oraya ulaşmalıydık, onları sonsuza dek kalkan altında koruyamazdım. Bir şekilde onları dışarıya güvenli bir yere götürmeliydik.

"Şimdi ne yapacağız?" derken Leanne'e destek olanlardan birisinin Myka olduğunu gördüm. Karanlık hanedanda neredeyse ölümüne neden olduğun bu avcı şimdi burada benimle birlikte savaşmaya gelmişti.

"Burada ne işiniz var?" derken Myka 'ya baksam da aslında bireysel bir soru sormadığımı herkes anlamıştı.

"Yardımımıza ihtiyacınız olduğunu düşünüyorum. Bu yaratıklara savaşma konusunda hepinizden daha tecrübeliyiz."

"Nasıl haberiniz oldu? Hanedanın içerisine nasıl bu kadar çabuk ulaşabildiniz?"

"Eliana," Leanne konuşurken derin derin nefes almaya çalışırken hırıltılı sesler çıkararak devam etti. "Onlar bizim tarafımızda."

"Karanlık hanedanda beni ele geçirmeye çalışıyorlardı. Amaçlarının yine bu olmadığı ne malum?"

"Konuşarak kaybedecek vaktimiz yok!" derken Myka bize doğru ilerleyen bir parçayı kılıcıyla engelledi."Buraya senin zırvalıklarını dinlemeye gelmedim, kardeşlerimi bunun için kaybetmedim." Derken gözlerindeki öfkeyi görebiliyordum. Ancak öfkesi öncekinden farklıydı, saf öfkesinin yanında üzüntüsünü de görebiliyordum.

ARAFWhere stories live. Discover now