Bölüm 34

11.2K 862 53
                                    

-Astra-

Bu sefer doğru kişiyi bulmuştuk.O gece bu iş bitmeliydi, o kız bir an önce ölmeliydi. Bu 17 sene önce yapmalıydık.Onu öldürmemekle büyük bir hata yapmıştık, oracıkta işini bitirmeliydik. Aydınlığın gücü bizim olmalıydı. Eninde sonunda onun kim olduğunu anlayacaklardı.O aptal Isabel her şeyi mahvetmişti. Eğer bu kız yaşarsa 17 senedir planladığımız her şey mahvolacaktı. Elde ettiğimiz her şey elimizden gidecekti. Çocuğuma planladığım gelecek yok olacaktı. Buna izin vermezdim. Ve Sullivan 17 sene önce yaptığı hatayı şimdi düzeltecekti.

Plan çok basitti sirenleri kızdıracak ve kızı onlara götürecekti. Sirenlerin ölüm şarkısını bilmeyen birisi karşı koyamazdı. Bu yaşına kadar normal bir insan gibi hayat sürdüğünden sirenlerin varlığından bile haberi yoktu. Ancak her ne şekilde olduysa sirenlerin bölgesinden bir şekilde kurtulmuştu.

Lucian oturduğu yerden uzun süredir kalkmamıştı ve iki şişe şarabı bitirmişti. Kahroluyordu kadar mutsuzdu ki.

O sırada kapı açıldı ve içeriye Sullivan girdi.Üzerindeki siyah cüppesini çıkardı.Yüzünde gibi her zamanki sert ifadesi vardı.Bu adam benim için her şeyi yapabilirdi. Aramızdakilerden Lucian'ın haberi yoktu ve olmaması bizim iyiliğimizeydi. Sullivan benim gençlik aşkım ömrümü adadığım erkekti. Ama bundan ailem hariç kimsenin haberi olmamıştı. .Ailem hariç. Bunu öğrendiklerinde bu ilişkiye izin vermediler zira beni çoktan Lucian'la nişanlamışlardı bile. Ailemin zoruyla beni bu aptal cılız adamla evlendirmişlerdi. Lucian bana çok aşıktı, aşık olduğu içinse yönlendirilmesi çok kolay oluyordu. Eğer bana aşık olmasaydı buna nasıl dayanabilirdim bilmiyordum. Gençlik zamanımda ne istersem yapmıştı.Bir dediğim iki olmamıştı ve beni şımartmasını iyi biliyordu. Ancak değerlerine ve kurallara fazlasıyla bağlıydı. Ve fazla iyi kalpli... Onun yanında her zaman daha dik başlı ve acımasız görünüyordum, kişiliğim böyleydi.

Ben gençliğimde istediklerimi elde edememiştim ama benim çocuğum isteklerini ve he şeyin en iyisini elde edecekti ve bunu bizzat ben önüne sunacaktım. Şimdiye kadar nasıl sunduysam şimdiden sonrada böyle olacaktı. Bunun için gerekirse ellerimi kana bile bulardım, bulamıştım da... İki hanedanın da gücünü istiyordum, bunu tek bir şekilde sağlayabilirdim.

Sullivan'ı görünce her zamanki gibi içerimdeki ateş ortaya çıktı. Canlandı, harlandı... Sullivan'ım yakışıklı askerim.Yüzünde katılmış olduğu savaşlardan izler vardı ve bir tane yara izi ise sol yanağının altında başlıyor ve kıyafetinin yakasının altında kayboluyordu.Devamını ise çok iyi biliyordum. Yara izi sol göğsünün ortasına kadar uzanıyordu. Vücudunda bir çok yara izi vardı ve ben hepsinin yerini ezbere biliyordum. Sağ kalçasında olan yara izini, sol bacağında olan açık pembe izi, sırtının ortasında olan ok izini, sağ omzunda olan izi ve daha birçoğunu.... Bu kadar yarayla hayatta olması büyük bir mucizeydi. Ama hayattaydı işte ve hala benimdi. Dışarıda birbirimize olan sevgimizi kimse anlayamazdı.Ama ben onun gözlerindeki ateşi görebiliyordum.Bana nasıl açlıkla baktığını,benim için nasıl yanıp tutuştuğunu görebiliyordum.Hala beni ilk günkü kadar sevdiğini gözlerinden anlayabiliyordum ve Lucian'ı ne kadar kıskandığını da...

Odaya girmesiyle birlikte ikimizde ayağa kalkıp ona doğru dönmüştük.

"Size önemli bilgiler getirdim majesteleri." Dediğinde yüzümde onu görmemle birlikte beliren hafif gülümsemem silinmişti her ne haber getirdiyse iyi bir şey olmadığı belliydi.

"Dün akşamki Karanlık Hanedandaki anma yemeğine avcılar baskın yapmış."

Lucianın elinde tuttuğu boş kadeh yavaşça yere düşerek parçalandı. Onun dışında salonda hiçbir ses çıkmıyordu. Lucian şömineye doğru ilerledi. Hikayenin devamını duymak için can atıyordum, belki de avcılar çoktan bizim yapamadığımızı yapmışlardı.

ARAFWhere stories live. Discover now