Bölüm 31

12.1K 917 27
                                    

Uzun bir sürenin ardından yine sizlerleyim!

Hikaye kaldığı yerden devam ediyor! Bundan sonra her hafta min 1 bölüm gelecek!

Hadi başlayalım ne bekliyoruz!! :)


Başlangıçta her şey karanlıktı, yapayalnızdım. Zihnimin karanlık köşelerinde tek başımaydım.

Acı...

Kendime gelmeye başladığımda ilk hissettiğim şey buydu. Bütün vücudumu bütünlemesine saran bir ağrı. Göğsümde sanki üzerime yük bağlamışlar gibi bir baskı ile yattığımı fark ettim. Hareket etmeye çalışsamda hereket edemiyordum, sanki birisi buna engel oluyordu.

Sonra uğultu...

Hararetli bir şekilde konuşulan konuları anlamaya çalıştım ama kelimeler içi boş kutulardan farklı gelmedi kulağıma. Yavaşça gözlerimi açtığımda uğultular artarken görüşüm biraz olsun netleşmeye başladı. İlk gördüğüm kişi Daniel'dı, uzaklardan bir yerden koşarak yanıma geldiğinde endişeli yüzünü görmüştüm. Bir şeyler söylüyordu ancak dudaklarının hareketinden başka hiçbir şey algılayamıyordum.

Sonra bağırışmalar...

"Durdurun şunu, ona zarar veriyorsunuz."

Daniel'ın yanında beliren siyah karaltılar içindeki birisi bana doğru yaklaştığında korkarak geri çekilmeye çalıştım ancak olmadı. Sanki vücudumu iyi bir kaya parçasına bağlayıp beni okyanusun derinliklerine atmışlar gibi hissediyordum. Vücudum emirlerime tepki vermiyor, hiçbir şekilde hareket edemiyordum.

Silüet garip bir dansa benzer şeyler yaptığı sırada kulaklarımdaki uğultu giderek artmaya başladı sanki her bir hareketinde üzerimdeki baskı artıyordu. İçimdeki korku giderek büyümeye başlamıştı, Daniel'ın burada olması bir işe yaramıyordu. Çünkü yapılanlar karşısında en az o da benim kadar çaresizdi. Etrafta başka kim vardı bilemiyorum, algılarım giderek azalmaya başamıştı. Birden soğuk alnımda beliren sıcak bir el bütün yükümü aldı; acı giderek azalmaya başlamıştı. İşte o sırada nefes alamadığımı hissettim. Etrafımda hissettiğim havayı derince içime çekmeye çalıştım ama olmadı.

Gözlerimi ilk açtığımda gördüğüm şey parlayan kırmızı bir taştı.Gözlerimin önünden giderek uzaklaştı ve sonrasında karaltılar belirmeye başladı. Neredeyim? Ne olmştu?

Önümdeki yüz iyice belirginleştiğinde Daniel olduğunu fark ettim ve yattığım yerden hızlıca doğruldum.Derin bir nefes aldım. Ciğerlerim sanki saatlerdir havasız kalmaktan büzüşmüş gibi aldığım her nefeste acıyordu. Başımın içerisindeki hafif bir uğultu vardı ama görüşüm netleşmeye başlamıştı. İlk önce Daniel'ın sesi netleşti.

"Eliana, beni duyuyor musun?"

Üzerimde Daniel'ın bana verdiği elbisem olduğunu fark ettim ve anılarım sırasıyla canlanmaya başladı. Isabel..Parti..Avcılar..Elementim.. Sonrası boşluk, neredeydim ben, nasıl bu hale gelmiştim?

Ellerime baktım, hafif bir kızarıklıktan başka hiçbir şey yoktu. Etrafımdaki kalabalıkta beliren yüzlerin hiçbirini tanımıyordum, hepside üzerine koyu renklerde kalınca cüppeler giymişlerdi. Arkada ise çaresizlik ve endişe dolu gözlerle bana bakan iki kişi gördüm. Rosa ve Gry yüzlerinde ciddi bir ifadeyle bir yandan bana bakarken bir yandan da cüppeli adamlardan birisiyle konuşuyorlardı.

"Dikkatli olmalısınız Prensim, hala kendinde olmayabilir."

"O gayet kendinde Sebastian. Aradaki farkı görmediğini söyleme sakın, ne yapmaya çalıştığının farkındayım. " Daniel sinirle adamı ittirdiğinde Damien aralarına girerek ortamı yumuşatmaya çalıştı.

ARAFWhere stories live. Discover now