Bölüm 39

10.6K 813 20
                                    

Etraftaki seslere uyandığımda sanki daha gözlerimi kapatalı birkaç dakika olmuş gibi hissediyordum. Kıpırdandığımda üzerimde ağır bir örtü olduğunu fark ettim. Daniel'ın yattığı yatağın yanındaki koltukta uyuyakalmış olmalıydım. Daniel..

Gözlerimi hızlıca açıp yatağa baktığımda boş olduğunu gördüm, nereye gitmişti?

Yatağın yanındaki komidine baktığımda saat sabahın yedisiydi.. Bu kadar saat uyumuşmuydum?

Hızlıca üzerimdeki örtüyü kenara atarak ayağa kalktım ve odadan dışarıya çıkarak salona geldiğimde Ida'nın kısık sesle bir şarkı mırıldanarak kahvaltı hazırladığını gördüm. Beni görünce gülümsedi,

"Günaydın uykucu" derken elindeki tabakları masaya yerleşitiriyordu. Normaldeki haline göre bugün oldukça neşeliydi ve yanakları genç bir kız gibi kızarmıştı.. Gerçekten de birkaç yaş daha genç gözüküyordu. Tabakları yerleştirip son bir kez sofraya baktıktan sonra arkasından onu kavrayan bir elle geriye doğru çekildi ve yavaşça masaya büyük bir tava içerisinde omlet geldi.

Ida kıkırdayarak onu geriye doğru çeken adama bakıyorken adam ona gülümsüyordu. Her ne kadar tatlı gözükselerde bu bana biraz tuhaf gelmişti ve gülmemek için yanağımı ısırdım. Bu Alonso'ydu, dün akşam gümüş okları havada uçuşan adam... Aralarında bir şey olduğunu anlamalıydım, Ida onun için fazlaca endişelenmişti...

Daha önce neden düşünememiştim ki.. Alonso onlara bakarken beni gördüğünde yavaşça Ida'nın belini bıraktı ve birkaç adım geriledi. Sanki yaptığı hareketi görmemden çekinmiş gibiydi. Bu daha da komiğime giderken yanağımı iyice ısırdım.Gülmemeliydim.

"Günaydın Eliana." Diyerek boşta olan eliyle gri saçlarını karıştırdığında oldukça şirin küçük bir erkek çocuğu gibi gözüküyordu. Dün akşamki çevik savaşçıdan eser yoktu... Tıpkı Ida gibi...

Gülümseyerek günaydın derken etrafa bakınmaya başladım ama ne Daniel'dan ne de Malcolm'dan bir iz yoktu.. Salonda değillerdi, cama doğru yaklaştığımda iki adamı ilerideki banklarda otururken gördüm.

Konuşuyorlardı?

Daniel oldukça sakin görünüyordu ancak dün akşamki olanlardan sonra öfkem tekrardan ortaya çıkmıştı. Yüzümdeki değişimi gördüğünden olsa gerek Ida yanımda belirdi ve elini omzuma koydu.

"Onlar sadece konuşuyorlar." Diyerek bana gülümsediğinde olabildiğince yatıştırıcı ve şefkatli davranmaya çalıştığının farkındaydım ancak gözlerim sürekli onlara kayıyordu.

"Ona güvenmiyorum, dün akşam onu ne hale getirdiğini gördün."

"Malcolm kötü birisi değil Eliana, inan bana. Yakında bunu sende anlayacaksın."

"Ne demeye çalı-" sözümü bitiremeden Alonso yanımıza geldiğinde elinde iki tane kupa taşıyordu.

"Aklımı okudun."

"Bunu hep yaparım." Derken birbirlerine gülümsediler, belki de favori çiftim artık Rosa ve Gry değilde onlar olabilirdi.

İçinde ne olduğunu bilmiyordum ama bitkilerin güzel kokusu şimdiden burnuma gelmişti ve doğrusunu söylemek gerekirse enfes kokuyordu. Birisini bana diğerini Ida'ya uzattı. Tereddüt ederek de olsa elinden kupayı aldım.

"Bunlar ormandaki gezintilerimden bulduğum otlardan oluşturduğum, kesinlikle zararsız ve oldukça yumuşak içimli rahatlatıcı bir çay tarifi, denemelisin."

Yavaşça kupayı dudaklarıma götürdüğümde ne kadar haklı olduğunu fark etmem çok uzun sürmemişti. Gerçekten de farklı ama bir o kadar da güzel ve rahatlatıcı bir tadı vardı. Kesinlikle Alicia'nın lavanta çayıyla yarışabilirdi, bunu ona söylediğimde kıskanacağına e yarışmaya çalışacağına emindim. Gülümsedim.

ARAFWhere stories live. Discover now