Bölüm 54

7.6K 649 25
                                    

Daniel

Söylediklerinin doğru olmamasını umarak Eliana'ya bakıyordum ancak son on dakikadır oldukça ciddi ve sakin biçimde geri gelmeyeceğini ve burada kalması gerektiğini anlatıyordu. Sanki dışarıdaki dünyada savaş yokmuşçasına, bedenini koruyan kişiler canını vermiyomuş gibi burada ona ihtiyaç olduğunu söylüyordu.

"Anlayamıyorum, buraya ait değilsin." derken ona doğru uzandım. Hüzünlü bir şekilde gülümseyerek yüzüme dokundu.

"Hiçbir zaman ait olduğum yeri bulamamıştım, kendimi güvende hissetmiyordum. Hissetiklerim doğruymuş, olmam gereken yer burası Daniel. Orada artık benim için önemli bir şey kalmadı"

"Peki ya ben?"

Sorumu cevaplamadan konuşmasına devam etti.

"Burada kalmalıyım, eğer Sebastian savaşı kazanırsa bir sonraki durağı burası olacak." Parıldayan cam kürenin etrafında süzülürcesine ilerledikten sonra ellerinde beliren suyu ustalıkla bükerek dışarıya doğru gönderdi.

Arkasında parıldayan şelaleye baktıktan sonra kafasıyla onaylayarak bir şeyler mırıldanmaya başladı. Her şey hakkında ustalaşmış ve ruhsal bir seviyeye erişmiş gibiydi, artık o tanıdığım Eliana'dan çok uzaktı.

Kraliçe Eleanor bana gelip dokunduğunda içimin huzurla dolduğunu hissedebiliyordum. Ancak beni rahatsız eden bir şeyler vardı. Her ne kadar Eliana ona yardımcı olsa da burada kalmasını o da istemiyor gibiydi.

"Sana biraz geçmişten bahsedeyim, Daniel."

Bizi Eliana'nın yanından uzaklaştırarak salonun ortasına doğru getirdi. Hepimiz dikkatlice Eleanor'u dinlemeye koyulduğumuzda Eliana etrafta olanları önemsemeden yaptığı işe devam ediyordu, her ne kadar gözlerimi ondan alamasam da Eleanor'un anlatacaklarının önemli olacağının farkındaydım.

"Astra ve ben doğduğumuzda birbirimize o kadar çok benziyormuşuz ki, annem ve babam bile bizi ayırmakta zorlanırmış. İkimiz doğduğumuzda güçlü birer elemental olduğumuzu kahinler anladığında krallıkta kırk gün kırk gece şenlikler yapılmış. Birbirimize benzememiz bir kenara, davranışlarımız ve isteklerimiz bir o kadar farklıymış. Bir süre sonra benim gücümün aydınlığa bağlıyken Astra'nınkinin karanlık elementallere özgü olduğu anlaşılmış. Bu nedenle yapılan özel ayinlerle Astra'nın gücünü kullanmasını engelleyerek; bedeninin ve ruhunun derinliklerinde hapsetmişler"

"Bu nasıl mümkün olabilir?"

"Bunu sadece konseydeki en güçlü elementaller ve –"

"Benim gücüm sayesinde yapabilirlerdi." Andromeda konuşmaya dahil olduğunda yaptığı şeyin ne kadar yanlış olduğunun farkındaydı. "Zamanında karanlık elementallerin kitaplarını araştıran genç bir araştırmacı vardı. Onunla birlikte bir bedel karşılığında Astra'nın gücünün hapsettik ancak bu her şeyin daha kötüye gitmesine neden oldu."

"Kütüphanedeki Bayan Petunia.."

Başını evet şeklinde sallayan Andromeda devam etti: "Büyüler kana karşılık çalıştığı için Petunia'nın bedeni ve ruhu sonsuza dek kara büyü kitaplarına bağlandı. Bir bedeli olacağını biliyorduk ancak hiçbirimiz bu kadar ağır bir bedeli tahmin etmemiştik. Bir kara elementalin oluşmasını engellemeye çalışırken başarısız olduk ve olan zavallı Petunia'ya oldu. "

Salonun ilerisindeki siyah kapıyı gösterdiğinde daha önce onu görmediğimi fark ettim. Beyazlar içerisindeki bu kulede simsiayh olan kapı oldukça fazla dikkat çekiyordu. Etrafı zincirler ile çevrilmişti ancak kapının hafifçe sallandığını görebiliyordum sanki en ufak bir sarsıntıda yıkılabilirmiş gibi duruyordu.

ARAFWhere stories live. Discover now