☽O☾Bölüm 18

13.8K 1K 39
                                    

-Daniel-

"Eliana.. ben.. Ben bir Avcıyım."

Eliana'nın gözlerinin içine bakıyordum, bu sefer kaçmak yoktu; bu sefer saklanmak yoktu... Bu sefer tüm benliğimle onun karşısında duracaktım. Bana tepki vermiyor sadece o güzel gözlerini açmış şaşkınlıkla bana bakıyordu. Gözlerinin altı yorgunluktan çökmüş ve küçük morluklar oluşmuştu ama güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemişti. Eliana... Nasıl bir güzelliğin olduğunun bir farkına varsan....

  Elimle yanağına dokundum... Pamuk gibi yumuşaktı...  

"Lütfen bir şey şöyle..." Uzun süren bir sessizliğin ardından dolgun dudaklarından üç kelime döküldü.

"Sen.. bir..avcısın.."

"Evet ama sana yemin ederim elemental olduğu-"

"Bunun için mi bunca zaman peşimdeydin?"

"Hayır, ben ne di-"

"Beni takip etmen bunun için miydi? Beni kendine bağlamak için mi?" ellerimi iterek hızlıca ayağa kalktı."Beni bu şekilde kontrol edebileceğini mi zannettin? "

"Hayır, ben bunu bil-"

"Dinlemek istemiyorum! Daha fazla dinlemek istemiyorum Daniel! Beni yalnız bırak!"

"Dinle beni lütfen.." kolundan tutarak daha fazla uzaklaşmasını engelledim. Gözlerinin içine baktığımda korkusunu ve öfkesini gördüm. 

Benden korkuyordu, kolunu bıraktım. Öfkemi kontrol etmeliydim, onu korkutmak istemiyordum; bana güvenmesini istiyordum, her ne olursa olsun yanında olacağıma bilmesini...

"Beni kandırdın... " Ona doğru adım attıkça geriye doğru kaçıyordu.

"Eliana! Beni dinle! Sana böyle bir şeyi asla yapmam. "

"Sana bunca şeyden sonra nasıl güvenmemi beklersin? " sözleri ile beynimden vurulmuşa döndüm. Bir sözün bu kadar acıtabileceğini kim tahmin edebilirdi ki? Hele beni.. Bir avcıyı...

"Haklısın.." dememle birlikte şaşkınlıkla yüzüme baktı. Gözlerinin dolduğunu görebiliyordum, o kadar masum ve saftı ki... "Ama sana asla zarar vermem.. Asla..."

"Beni bırak Daniel... Lüt-" sözlerini bitirmesine izin vermeden onu kollarımın arasına aldım. Minik bedeni kollarımın arasında savunmasız ve küçücüktü... Kollarıma almamla birlikte ağlamaya başladı, küçük bedeni hıçkırıklarının etkisiyle titriyordu. Sanki her bir hıçkırıkta parçalara ayrılacakmış gibi hissediyordum. Bir süre o şekilde ağladı... Buna ihtiyacı vardı, her şey fazlasıyla üst üste gelmişti... 

Tıpkı domino etkisi gibi, dünyası birden bire yıkılıp harabelerin üzerine yeniden inşa edilecekti. Dudaklarımdan kendimi bile şaşırtan sözlerim bir anda dökülüverdi. Gerçekleri ortaya seren sözlerim, onu belki de hem kendimi hem de onu rahatlatabileceğim tek şeydi:

"Özür dilerim melek.. Seni üzdüğüm için özür dilerim. Bunların hiçbirini hak etmiyorsun." Diyerek başını okşadım ve bebeksi kokusunu içime çekerek sakinleşmesini bekledim.

Bir süre sonra durdu ve kafasını yukarıya kaldırıp gözlerimin içine baktı. Gözleri kızarmıştı ve  dolgun dudakları ıslanmıştı. Dikkatimi gözlerine odaklamaya çalıştım. Ela renginin içindeki minik mor benekleri parıldıyordu:

"Gerçekten benim peşimde misin?"

O kadar masum bir şekilde sormuştu ki gülümsemeden duramadım.

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin