Bölüm 45

9.3K 721 27
                                    


Aydınlık Hanedan Toprakları

Gölün etrafınde Giselle ile birlikte dolanıyordum. Etraftaki karlar göl manzarasıyla birlikte inanılmaz bir görüntü ortaya çıkarmıştı. Ve güneşin yavaşça batmak üzere tepelere doğru yaklaştığını görebiliyordum. Giselle'in üzerinden aşağıya indim. Buz tutmaya başlamış göle doğru ilerledim, önceden de buranın yakınlarından birçok kez geçmiştik ancak Axel pek buralara gelme taraftarı değildi. Gölün mistik bir havası vardı ve etrafında geçerken beni kendisine doğru çağırıyormuş gibi hissediyordum. Giselle huzursuzca kişnediğinde ona dönüp gülümsedim.

"Merak etme kızım, bir şey yok."

Göle doğru ilerlerken içimdeki heyecan artmaya başlamıştı, beni kendisine doğru çeken bu enerji neydi öğrenmek istiyordum. Gölün kenarları hafifçe buz tutmaya başlamıştı ancak o kadar inceydi ki üzerine çıkmam imkansızdı. O sırada duyduğum fısıltıyla irkildim.

"Güç zayıfladı."

Etrafıma baktım ancak görünürde kimse yoktu. Giselle ise artık rahatlamış bir şekilde umutsuza karların arasında yiyebileceği bir şeyler arıyordu. Sesi duymadığına emindim, duymuş olsa şimdiye kadar kulaklarını havaya dikmiş nereden geldiğini anlamaya çalışıyor olurdu.

"Bize gel. Bizi bul." İkinci kez aynı fısıltıları duyduğumda nasıl olduğunu bilmiyordum ama bir şekilde seslerin gölden geldiğine emin olmuştum. Beni çağırıyorlardı, kim olduğunu bilmiyordum. Ne olduğunu bilmiyordum ancak çağrı oldukça açık ve netti.

Bir süre daha etrafı dinledikten sonra fısıltılar azaldı ve durdu. Fısıltıların durmasıyla birlikte Axel'in sesi ormanın içerisinde yankılandı.

"Neden buraya gelmene hiç şaşırmadım acaba?" derken bana doğru gülümsüyordu. "Asiliğinden hiç vazgeçmeyeceksin değil mi?"

Atının üzerinden inerek yanıma geldi ve kıyıdan yukarı çıkmam için bana doğru elini uzattı. Son bir kez daha göle doğru baktım ve tereddüt etmeden elini tuttum.O sırada Giselle olanı biteni anlamı gibi hafifçe aşağıya doğru eğilmişti. Axel sanki hiç ağırlığım yokmuş gibi önce beni yukarıya doğru çekti sonrasında belimden tutarak beni atımın üzerine yerleştirdi.

"Bazen gerçekten kendimi kuş tüyü gibi hissediyorum." Derken ona doğru gülümsedim.

"Eh, okuldan geldiğinden beri biraz kilo verdiğin doğru ama seni temin ederim tüy kadar hafif değilsin." Derken sinsice kollarını ovaladı.

"Çok komik" derken dilimi çıkardığımda Axel gülümseyerek atına doğru ilerledi ve tek bir hareketle üzerine çıktı. Yan yana yavaşça ilerlediğimizde sormam gereken zamanın şimdi olduğunu biliyordum. Aynı şeyi o da düşünmüş ola gerek ben daha bir şey söyleyemeden konuşmaya başladı.

"Burasının tehlikeli olduğunu biliyorsun." Derken saçlarını karıştırdı. "Ama burasının seni bir şekilde çektiğini anlıyorum."

Biliyordu.

"Buraya neden gelmemi istemiyorsun?"

"Bu göl, çok farklı bir yapıya sahip. Fark ettiysen etrafında hiçbir şey yetişmiyor."

Giselle homurdandığında yelelerini okşadım. Bazen gerçekten de bir insanmış gibi davranmasına hala alışamamıştım.

"Bu göl eski zamanlardan geliyor Eliana ve Atalante'ye geçiş kapısı olduğuna inanılıyor."

Atalante... Marigold'un sözleri zihnimde yankılandı.

Sen genç kahin; savaş öncesinde Atalante'ye gitmeli ve kimliğini bulmalısın...

ARAFWhere stories live. Discover now