Bölüm 36

10.5K 811 71
                                    

-Eliana-

Yaptığımız kısa bir hazırlıktan sonra çantalarımız ile birlikte Ida'nın evinden ayrılmıştık. Uzun bir süredir yürüyorduk, sirenlerin bölgesine ulaşmanın bu kadar zor olacağını hiç düşünmemiştim. Zaten yorgun olan vücudumdaki son güç damlalarını tüketiyordum, birkaç dakikalığına nefes almak için bir kayanın üstüne oturdum ve mataramı su içmek için çıkardım. Hava gece olmasına rağmen fazlasıyla sıcaktı ve sürekli susuyorduk. Özelliklede ben...Mataramı kafamı diktim.Ancak içinde su kalmamıştı.Ağzıma düşen son damla suyla birlikte yüzümü buruşturdum.O sırada Daniel bana doğru döndü.

"Benimkinden iç ." dedi ve bana doğru yürümeye başladı.Kumral saçları ay ışığının altında parıldıyordu ve bal rengi gözleri kısılmıştı, tıpkı avına yaklaşan bir avcı gibi görünüyordu... Yüzü hafifçe gerilmişti, onu suçlayamazdım okulda en haz etmediği kişiyle birlikte gitmek zorundaydık. Ve ne kadar da belli etmese de sürekli bir gözüyle onu izlediğini biliyordum. Alnından yavaşça akan ter damlasını elinin tersiyle sildikten sonra çantasında matarasını aramaya başladı, ben ise onu izlemeye..Gecenin karanlığında bu kadar yorgunken bile o kadar yakışıklı gözüküyordu ki..Gözlerimi ondan alamıyordum.O sırada matarayı uzattı.Alıp bir yudum su içmek için matarayı ağzıma götürdüğüm sırada Daniel;

"Dikkat et! "diye bağırarak beni taşın üstünden itti ve matarayla birlikte yere kapaklandım.Mataradaki tüm su yere dökülmüştü ancak ona üzülmeme fırsatım olmadı.Daniel'ın düştüğü tarafa baktığımda koca iğrenç bir varlığın Daniel'ın yerde yatan bedenine doğru gittiğini gördüm ancak çevik bir hareketle yattığı yerden kalktı ve çantasından bir şey çıkardı.Bu..Bu bir kılıçmıydı? Kılıcın demiri ay ışığının altında parlak bir ışık saçıyor, geceden biledaha siyah sapı ise göz kamaştırıyordu. Özel olarak dizayn edildiği belliydi, üzerinde çeşitli motifler bulunuyordu ve ben daha önce bu kılıcı görmemiştim.Daniel bir şeyler mırıldandı ve o sırada kılıcın garip bir siyah aurayla sarıldığını gördüm.Bu da neydi?

Yaratık daha önce gördüğüm hiçbir şeye benzemiyordu. Sanki mutasyona uğramış bir insanla farenin birleşimi gibiydi ama boyutları bir insana göre devasa şekilde büyüktü.Daniel çevik bir hamleyle yaratığın koluna bir çizik attı.Yaratık aldığı yaranın etkisiyle iğrenç bir şekilde bağırmaya başladı.Ancak bu bağırması ilk başlarda acısını belli ederken daha sonra sanki bir ulumaya benzemeye başladı. Yanılmamıştım, yavaş yavaş etraftan benzer sesler gelmeye başladığında aslında yaratığın yalnız olmadığını anladık. O sırada Malcolm ve Ida hızlıca yanımıza gelmişti. Ida Daniel'ın yanına doğru gitti ve elindeki asasını yukarıya doğru kaldırarak bir şeyler mırıldanmaya başladı.Malcolm ise benim önüme geçerek sırtında duran yayını eline aldı.Sırt kaslarının gerildiği kıyafetlerinin altından belli oluyordu ve hiç düşünmeden bir tane oku yaratığa fırlattı.Tam sırtında vurulan yaratın acı dolu bir çığlık daha kopardı ancak devamında susmuyor yine ulumaya benzer sesler çıkartıyordu. Ida asasını havada birkaç tur çevirdi ve son kez salladığında asanın geçtiği yerlerde minik su taneciklerinin oluşmaya başladığını gördüm, suyu havadan yaratmıştı; bu zekiceydi. Su yaratığın ağzında içeri girdi ve ortadan kayboldu.Bir süre sonra yaratığın derisi vücudu büzüşmeye gittikçe zayıflamaya başladı ve ağzından bu sefer daha fazla miktarda su çıkmaya başladı. Ida yaratığın bedenindeki suyu emiyordu. Gittikçe zayıflayan yaratık en sonunda yere düştü. Ve Daniel kılıcıyla son hamlesini yaparak hayvanın kafasını gövdesinden ayırdı. Yaratığın içinden zift kadar koyu ve siyah kanı akmaya başladığında midemin bulanmasına engel olamadım. Bu süre boyunca hiçbir hamlede bulunamamıştım. Ida asasını tekrar havada salladı ve su asasının üstünde bulunan topçuğun içine girerek ortadan kayboldu.

ARAFWhere stories live. Discover now