Bölüm 38

10.1K 828 61
                                    

Herkese Merhabaa!!!

Biliyorum biraz geç oldu ancak sağ el ve bileğimde bir sakatlık yaşadığım için bir süre kullanamadım. Ancak mesajlarınızı ve yorumlarınızı görmek bana motivasyon verdi ve bugün bir oturuşta düzenlemelerimi tamamlamayı başardım! Hala biraz ağrım olduğu için yazmakta biraz zorlanıyorum ama yeni bölümler eskisi gibi en az hafta bir olacak şekilde yayınlanmaya devam edecek .  Bu nedenle yeni bölümü şuan yayınlamak zorunda kaldım.

Herkese iyi okumalarr ! :)

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Gözleriyle bedenimi süzerken ağzından derin bir hırıltı çıkıyordu. Gülümsemesi o kadar genişti ki, tüm dişlerini görebiliyordum, sivrilmeye başlamış ince dişlerini; tıpkı bir hayvanınki gibi. Beni gördüğünde sırıtışı iyice vahşileşmişti.

"Senin tadına bakacağım." Derken etrafımda geziniyordu.

Herkes nefesini tutmuş saldıracak bir an kolluyordu, tek bir açığını gördüklerinde ona saldıracaklarından emindim. Alonso denilen adam ise okunu hazırlamış bekliyordu.

"Buna gerek yok." Diyerek onları sakinleştirmeye çalışsamda kalbimin atışından kulaklarım uğulduyordu. Tek bir hareketiyle beni kolaylıkla öldürebilecek güçteydi. Tek bir an.. Ve onlar onu durduramadan çoktan işini halledebilirdi. Derin bir nefes aldım.

"Daniel, benim."

Önümde durduğunda dediklerimi sanki anlamıyormuş gibi yüzüme bakıyordu ve gözleri kısıldıktan sonra hırıltılar ile birlikte derinden bir ses yükseldi.

"O.. artık. yok. " dediklerine inanmak istemiyordum, bir şekilde onun geri geleceğini biliyordum. Ancak çok dikkatli olmalıydım.

"Sen.. benimsin." Elini yavaşça yanağımda gezindirdiğinde sivri tırnaklarının ince bir kesik açtığını hissetmiştim. Ancak tepki vermeden gözlerinin içine bakıyordum, sanki canımın yanmasını istercesine bir tepki vermemi bekliyordu. Ve beklediği tepkiyi almadığı için şaşırıyordu.

Onu geri getirmenin bir yolu olmalıydı, bedeni daha önce hiç görmediğim bir şekilde değişime uğramıştı ve değişim her geçen saniye beliren yeni izler ile artıyordu.

"Bana geri dönmelisin." Sözlerimin sanki onu birkaç saniyeliğine afallatmıştı. Gözlerinde bir şaşkınlık oluştuğunu görebiliyordum, kafası karışmıştı. Ve bu karışıklığı fırsat bilerek hafifçe yüzüne dokundum, ilk başta dokunuşum irkilmesine neden olmuştu ancak hiç tepki vermeden beni izliyordu.

"Bana gel."

"E-eliana."

Gözlerimi ondan hiç ayırmadan suyu bana çağırdım. Su çağrıma karşılık veriyordu ve bu içimin güçle dolmasını sağlıyordu. Bana güç verirken içimdeki korkuyu azaltıyordu.

"Bırak sana yardım edeyim."

Parmaklarımdan su onun bedenine akarken yavaşça kolundaki yaranın üzerinde toplandı ve yaradan süzülen kanı durdurduğunda bana bakıyordu. Tepki vermemişti, olanları anlayamıyor gibiydi.

Su bedenindeki izlere doğru ilerlediğinde ani bir hareketle bağırmaya başladı. İzlerini geçirmek zor olacaktı, karanlık nerdeyse yarı vücudunu sarmıştı ve bunu yaparken ona zarar vermişti. Sanki tüm dokularını parçalayarak oraya yerleşmiş gibiydi. Ve onu oradan ayırmanın tek yolu kazımak gibi görünüyordu, bir çaresi olmalıydı.

Avcının nefesi hızlandığında birkaç adım geriledim.

"Senin için bir tehdit değilim."

O sırada ani bir çığlık gecede yankılandı ve beklemediğim bir hareketle kolumdan tutarak beni kenara savurduğunda kendimi yerde bulmuştum. Neler olduğunu anlamamıştım bir anda bu kadar öfkelenmesinin nedeni ne olabilirdi?

ARAFजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें