BAKİRE?

1.5K 85 3
                                    

Gözlerimi istemiyerek açtım. Etrafa bakınınca burasının benim odam olmadığını anladığım gibi kapanmak isteyen gözlerimi şaşkınlıkla büyüttüm. Burası David'in ofisiydi. Odası mı desem? Tanrım dün akşam ne olmuştu? Elim hemen boyuma gitti. Hafif sızlıyor gibiydi. Yattığım yattaktan kalktım. Dün ki giysilerimleydim. Masanın üstündeki küçük el aynasını alıp yüzüme bakınca gözlerimi kıstım. Hayır, bu ben değilim. Yüzüm bembeyazdı. Saçlarım dağınıktı. Ah lanet olsun. Dün akşam ne olmuştu? Sarhoş gibiydim resmen. Bir yandan saçlarımı düzeltmeye çalışırken diğer yandan dün akşamı düşünüyordum.

David benim kanımı içmişti. Zevk almamak için dirensem de almıştım. Lanet olsun hemde çok almıştım. Kendime bunun için bir küfür savurdum. Hafızamı kurcalarken bir yerde takıldım. O, benim bakire olduğumu biliyor! Nasıl, kimden, nereden öğrendi? Bunu bilmesi imkansız. Dur! Artık imkansız değil. Vampirlerle dolu bir işteyim. Bunu bilmesi imkansız olmuyordu.

Sıkıntıyla ensemi kaşırken ofisten çıktım. Ve... Ta da! Herkes ciddi görünümüne bürünmüş. Şuan ki halimle burada çok sırıtıyorum. Umursamdan asansörün gelmesini beklerken '' Maria!'' diye bir ses duydum. Arkama dönünce gülümseyerek Alice'in bana doğru geldiğini gördüm. 

Yanıma gelince '' Sende mi benim gibi geç kaldın?'' diye sordu gülümseyerek.

Şaşkınlıkla '' Saat kaç?'' dedim.

Alice kolundaki saate baktıktan sonra bana döndü. '' On iki buçuk.'' Ah lanet olsun!

Asansör gelince ikimizde içine bindik. Alice merakla bana dönünce bende ona baktım. '' Dün akşam nasıldı? İlkin olduğu için merak ettim. Bay David canını çok yaktı mı? Ona karşılık vermemen gerektiğini söylemiştim.''

Sıkıntıyla gözlerimi devirdim. Bunu konuşmak istemiyordum. '' İyiydi.''

Alice anlamış olacak ki sustu. Asansör durduğunda ikimizde dışarı çıktık. Yan yana çıkışa doğru yürürken merakla Alice döndüm. '' Şimdi David hep benim kanımdan mı içecek? Yani başka insanlardan kan içmeyecek mi? 

Alice kaşlarını çattı. Biçimli sarı saçları benim dağınık turuncu saçlarımdan daha güzeldi. '' Sesli bir şekilde konuşma bunu. Biliyorsun ki bunu kimse bilmemeli.''

Haklıydı. Sıkıntıyla nefesimi alırken '' Ama evet. Senden başka kimsenin kanını içmeyecek. En azından sen yaşlanana kadar.'' dedi Alice.

Bir dakika. Yani ben yaşlananan kadar burada mı kalıcam? Yok artık. ''İstifa falan edemez miyim?'' 

Binadan çıkınca Alice bir taksi çağırdı benimde gelmemi söyledi. Bende taksiye binince '' Edemezsin. Bunu yaparsan veya kaçmaya kalkarsan sonuçları çok kötüdür.'' dedi sessizce.

Nasıl bir bataklıya bulaşmıştım ben? Tanrım sadece bir iş istemiştim. 

Eve gelince direk banyoya yöneldim. Üstümdekileri çıkarıp soğuk bir duş aldım. Duştan çıkınca telefonumu şarja taktım. Ayıcıklı pijamalarımı giyip salona doğru ilerledim. Evet, ayıcıklı pijamalarım var. Hala çocuk ruhluyum. Kanepeye uzanmış boş boş televizyona bakarken karnım guruldadı. Ben bugün hiçbir şey yememiştim. Sağ tarafta duvarda asılı olan Pembe Panterli saatime baktım. Üçü geçiyordu. 

Hızla mutfağa gittiğimde kendime ne hazırlasam diye düşünüyordum. En iyisi omletti. Buz dolamından yumurtaları çıkardım. Tavaya yağ döküp ocağa koydum. Bir süre sonra yumurtaları kırdım tavanın içine. Enfes kokuyu alınca yine karnım gurultadı. Bu halime kendi kendime güldüm. 

Yumurtaları tabağa koyduktan sonra çatalımı çekmeceden çıkardım. İçecek ise buzdolabında çok az kalan şeftalili meyve suyumu çıkarıp bardağa koydum. Yemeğim hazırdı.

DİBE BATMIŞWhere stories live. Discover now