TOKAT!

1.3K 79 3
                                    

İstemeyerek iş yerim olan binanın kapısını açtım. İçeriye adımımı atarken lanet baş ağrım dinmiyordu. Sabah uyandığımdan beri bu ağrıyla uğraşıyorum. Hap içtim, o iğrenç şuruplardan bile içtim ama işe yaramamıştı. Sende hata Maria. Sabaha kadar uyumaz sadece bir iki saat uyursan böyle olur. O hassas uyku düzenini bozdun.

Gözlerimi sıkıntıyla devirdim. Dün akşam korkudan uyuyamamıştım. David'in bana zarar vermesinden korkuyordum. Hem ona sataşıyorum hem de korkuyorum, ne ironi!

Bunları düşünmeyi bırakıp asansörün düğmesini bastığımda arkamdan birisinin beni dürtmesiyle ona döndüm. Boyamış olduğu sarı saçlarının dip boyası gelmiş bir kız bana sinirle bakıyordu. Ne oldu şimdi? Hiç çekemem bu sürtüğü.

Tam arkama dönüp asansöre binecekken '' Sen kim olduğunu sanıyorsun küçük sürtük?'' diye cırlayan bir ses duyduğumda şaşkınlıkla gözlerim büyüdü. Arkama dönüp bunu kimin söylediğini arayınca o sarı saçlı kızın olduğunu anladım.

Çevreme göz gezdirdim hemen. Neredeyse herkes bize bakıyordu. Harika! '' Maria olduğumu sanıyorum. Bu arada küçük sürtük değil ismim . Ama anlaşılan senin ismin sürtükler kraliçesi.''

Bunları çok sakin bir şekilde söyledim. Etraftan kıkırdamalar gelince sırıtmama engel olamadım.

Kız sinirle büyüyen gözleriyle parmaklarının ucuna gelip bana yukarıdan bakmaya başladı. '' Kapa çeneni bücür. David benim. Anladın mı? O sadece benim.''

Ne yani bunların sebebi ahmak David miydi? Gözlerimi sıkıntıyla devirip kollarımı göğsümün altında birleştirdim. Her ne kadar David ile ilgim olmasa da bu kıza sataşma isteğim olmuştu. '' Tatlım, burnunu temizlemelisin. Buradan her şeyin gözüküyor. Maden var orada.''

Bu sefer bazıları kahkaha atarken bazıları kıkırdadı. Onların tepkisiyle bende kıkırdamaya başladım.

Kızın bir şey demesine izin vermeden asansöre bindim. Kapılar kapanırken kızın mosmor olmuş suratına dil çıkarıp göz kırptım. İşte budur!

Zaferle sırıtırken asansörden çıkıp David'in ofisine yol aldım. Kızın iğrenç sesi kulaklarımda yanki yapıyordu ve bu da başımı daha şiddetli ağrımasına sebep oluyordu.

Başımı ovalayarak kapıyı çaldım. David'in komudunu alınca içeriye girip ona bakmadan yatağa oturdum. 

Başımı kaldırıp David'e baktığımda kaşları çatılmış bir şekilde bana bakıyordu. Hadi ama! Bu adamın neden hep kaşları çatik? Tamam anladık, ciddi birisin. Ama hep kaşlarını çatamazsın ki.

''Bir daha Nerissa'ya kötü söz söylemiyeceksin.'' dedi David.

Nerissa mı ? O da kim? ''Nerissa diye birini yanımıyorum David.''

David sinirle ayağa kalkarken derin bir nefes aldı. '' Aşağıda kavga ettiğin kadın. İsmi Nerissa.''

Gözlerimi devirirken ''Merak etme, küçük sürtüğüne bir daha bir şey demem. Hem o başlattı her şeyi.'' dedim

Yanağımdaki sızıyla başım yatağa düştü. O bana vurmuştu. Bana! Vurdu! David!

Ağlamamak için dudağımı ısırırken gözlerim yorganın desenini inceliyordu. ''Sana ne dedim ben? Ona kötü bir söz söylemiyeceksin.''

İstemeden gözümden bir damla yaş akıp yorganı ıslattı. Sinirle başımı ona çevirince bana öfkeyle baktığını gördüm. '' Bana bağırabilirsin, kanımı içebilirsin. Hatta taciz bile edebilirsin ama bana vuramazsın David!'' diye bağırdım.

Hızla yataktan kalkıp ofisten çıktım. Asansöre doğru giderken Mark'ın bana seslenmesine aldırmadım bile. Birden önüme Marcus çıktı. Bana endişeyle bakınca göz yaşlarımı daha fazla tutamayıp ağlamaya başladım. Bana acımalarını istemiyorum. İstemiyorum! Bu yaşıma kadar tek başıma hayatta kaldım. Her şeye karşı direndim. Ama o piç vampir bozuntusu benim bu kalkanımı bir hareketiyle yıkmıştı.

DİBE BATMIŞWhere stories live. Discover now