LESSIE

656 45 6
                                    

Salonda ifadesiz bir yüz ifadesiyle oturuyordum. Bütün bu olaylardan gerçekten çok sıkılmıştım. Tam mutluğum dediğim günde bir bokluk çıkıyordu. Hiçbir gün tam olarak mutlu olamıyordum. 

Mark, David ve Marcus Lessie'yi aramak için gitmişlerdi. Alex ve Amanda benimle kalacaktı. Ancak Alex evine gitmişti birkaç saat önce. Eşya alması gerekiyormuş. Yani evde ben, Amanda ve kızımdan başka hiç kimse yoktu.

Alexis arabada gelirken uyuyakalmılştı. Gerçekten de bugün çok yorulmuştu meleğim. O ilginç gözlerinden her şeyi anladığını fark ederdiniz. Üç aylık gibi görünse de her şeyi benden daha iyi algılıyordu. 

İç çekerek ayağa kalktım. Salondan çıkıp mutfağa girdiğimde Amanda'yı kan içerken görünce ifademi bozmadan buzdolabının kapağını açıp eğildim.  Süt kutusunun arkasında kalan bir elmaya uzanıp aldığım gibi doğrulup buzdolabının kapağını kapattım.

Elmadan bir ısırık aldım. Çiğnerken ''Alexis beşiğinde mi?'' diye sordu Amanda. Kızıma çok düşkündü. Bunu görebiliyordum. Belki de onun gibi olduğu için belki de benim kızım olduğu için bilemiyorum. 

Başımı yorgunlukla salladım. Şuan konuşacak gücüm yoktu. Kendimi iyi hissetmiyordum işte. Amanda'nın yanındaki sandalyeyi çektim ve oturdum.

Bu sırada Amanda elindeki içindeki kanı bitirdiği bardağı tezgahın üzerine koymuştu. Tezgaha yaslanıp şüpheyle beni süzdü. ''İyi görünmüyorsun Maria.''

Elmamdan bir ısırık daha aldım. ''İyi hissetmiyorum.'' Amanda yaslandığı tezgahdan doğrulup yanıma oturdu. Masanın üzerinde olan elimi tuttu. ''Biliyorum, bütün bunlardan sıkıldın ve yoruldun. Anlıyorum. Şu Lessie olayı da bitsin sana söz veriyorum normal bir hayatın olacak.''

Yorgun gözlerimi ona çevirdim. Yüzünde sıcacık bir gülümse vardı ve beni de gülümsemeye teşvik ediyordu. 

Dudaklarım hafifçe kıvrıldı. ''Söz mü?'' Amanda kıkırdarken başını salladı.

Ne oldu bilmiyorum ama birden ona sarılırken buldum kendimi. Kollarımı boynuna dolarken onun şaşırdığını fark ettim. Vücudu kasıldı ve kollarını nereye koyacağını bilemediği için havada kalmıştı.

Birkaç saniye sonra kollarını belimde hissettim. Evet, o da bana sarılıyordu. On yılı aşkın süredir ilk defa bu duyguyu hissediyordum. O benim ailemden bir parçaydı. Annemden bir parça. Tıpkı benim gibi.

Sonunda ayrıldığımızda Amanda'nın yüzünde kırmızı izler gördüm. Ah, ağlıyordu. Buruk bir gülümseme oluştu suratımda. 

Amanda hızla göz yaşlarını sildi. Bir yanda gülümsüyordu. ''Ben... Ben özür dilerim. Yani sen öyle birden sarılınca... Ben kendimi tutamadım. Tanrım! Bu duyguyu ilk defa hissettim. Bu gerçekten de çok güzeldi.''

Yüzümdeki gülümsemeyi yok etmeden ''Özür dileme. Özür dilenecek bir şey yapmadın. Doğruyu söylemek gerekirse ben de uzun zamandır bu duyguyu yaşamamıştım. '' diye fısıldadım çatlayan sesimle.

Amanda'nın en güzel gülümsemelerinden birini gördüğüm de ona en içten gülümsemelerimden birini yollayarak ayağa kalktım. Bana merakla baktığını görünce ''Alexis'e bakacağım.''

Başını yavaşça salladı. Mutfaktan çıkıp merdivenlere doğru yürüdüm. Nihayet merdivenleri çıkmayı bitirdiğimde uzun koridorda yavaşça yürümeye başladım.

David'in odasından Alexis ağladığını duyunca kalbim heyecandan hızla atmaya başladı. Koşarak odaya girdiğimde hızla etrafı taradım. Hiç kimse yoktu.

Rahatlıkla bir nefes verip adımlarımı yavaşlattım. Beşiğin önüne gelip Alexis'i kucağıma aldım. Hala ağlamaya devam ediyordu. Elimi yanağında gezdirdiğim gibi ağlaması dindi ve gözlerini açıp bana baktı. Yaşlı gözleri parlıyordu. Hayranlıkla ona bakmayı kesip gülümsedim.

DİBE BATMIŞWhere stories live. Discover now