KIRMIZI AY GÜNÜ

936 54 8
                                    

Öfke bütün damarlarıma yayılmıştı. Çıldırmak üzereydim. O sürtük gelip David'in yanına oturmuştu ve David kızmak yerine kadına gülümsemişti. Gülümsemişti!

Şuan sanki ben yokmuşum gibi ikisi konuşuyordu. David bazen gülümsüyordu. Sürtük ise durmadan kahkaha atıyordu. Ne vardı bu kadar gülünecek? Söylesinler de ben de güleyeyim. 

Bunlar bende yeme hissimi kaçırdılar. Burnumdan soluyordum ama hiç kimse beni fark etmiyordu. Sanki görünmez olmuştum bir anda. 

Sinirden bir şeyleri yıkmak kırmak istiyorum. Boğazımı sahteden temizleyip gülümsemek için zorladım kendimi. Sonunda David bana dönünce ''Beni arkadaşınla tanıştırmayacak mısın sevgilim?'' diye sordum. Sevgilim kelimesini bilerek söylemiştim. Belki kadın anlarda yavşamaktan vazgeçer diye ama hiçbir etki yaratmadı.

David gülümseyerek -unutmadan o gülümseme için evde ona bağrayım.- ''Yanımdaki bayanın adı Linda. Benim eskiden asistanımdı. Linda, bu güzel kadın ise benim nişanlım Maria.''

Kadın nişanlım kelimesini duyunca gözleri bana döndü. Kaşlarını çatarak beni süzerken yüzümde sinsi bir bakış oluştu. ''Memnun oldum Linda. Demek David'in eski asistanısın. Neden bıraktın ki ? Bildiğim kadarıyla bu işten ayrılamazdın.''

Linda'nın yüzü düşerken David ortaya atladı. ''Linda hamileydi. Bu yüzden işi bıraktı. İşten ayrılmanın iki yolu vardır. Birincisi, yaşlanacaksınız. İkincisi de, hamile olursan ayrılabilirsin? Sahi bebeğin nasıl ?''

Linda gözlerini kaçırdı. Dudaklarını büzdü. ''Ah, David! Bebeğimi ben düşürdüm... ''

Yapmacık olduğu her halinden belliydi. Gözlerimi kıstım ve karşımdaki kadını süzdüm. Kesin bu hamile falan kalmamıştır. ''Çok üzüldüm Linda.''

Bende yapmacık bir şekilde dudaklarımı büzünce David tekrar konuşmaya başladı. ''Neyse seni tekrar görmek güzeldi Linda ama bizim artık gitmemiz gerekiyor.''

Hızla ayağa kalktım. Linda David'in arkasından bakarken ''Sonra tekrar konuşuruz değil mi David?'' diye seslendi.

Hemen David'in yanına gittim. David arkasını dönmeden konuşmaya başladı. ''Hiç sanmıyorum Linda.''

Linda ağzı açık bize bakarken içimden kahkahalar atıyordum. Lafı böyle yapıştırır işte. Ben bir tarafımı sallaya sallaya oradan çıktım.

Yüzümdeki gülümsemeye engel olamıyordum yahu. Eve girdiğimiz gibi kendimi salona attım. Koltuğa uzanırken üzerime tatlı bir ağrı vardı. Tam uykuyla gerçek dünya arasındayen David'in sesini zar zor duymaya başladım. ''Tamam... Bugün mü?... Maria burayı özleyecek... Biliyorum... Tamam geliyoruz... Birazdan yola çıkarız.''

Büyük ihtimalle telefonla konuşuyordu. Gidiyor muyduk yani? Of! Gerçekten burayı özleyeceğim. Acaba Kırmızı Ay gününde ne olacaktı? Bütün vampirler kontrollerini kaybedeceğinden benim David ile kalmamam gerekiyor. Nerede kalacaktım ben şimdi? Bütün arkadaşlarım neredeyse vampirdi.

Göz kapaklarımı açmamak için için dirensemde uykum kaçmıştı bir kere. Gözlerimi zar zor açtığımda David'in kucağında olduğumu fark etmemle gülümsedim. David başını eğip bana baktı. ''Uyu Maria. Geldik sayılır.''

Gözlerimi ovuştururken ''Neredeyiz?'' diye sordum. David gözlerini bana çevirmeden '' Bir arkadaşının yanına getirdim seni.''

Kaşlarım çatıldı. ''Hangi arkadaşımın?'' David beni yere indirirken güneşin batmış olduğunu gördüm. Dengemi sağladıktan sonra David'in sarı rengine dönmüş gözlerine baktım. 

DİBE BATMIŞWhere stories live. Discover now