KISKANÇLIK!

1K 58 4
                                    

Meyve suyumu içtikten sonra hapşurmak için ağzımı açmıştım ki hapşuramadan geri kapadım. Öküz David yüzünden grip olmuştum ve şuan yatağımda yatıyordum. Bilin bakalım David neredeydi? Yanımda değildi. O kadına kayak yapmayı öğretmeye gitti. Şu kayaktan nefret etmeye başladım.

Alex'in bana getirdiği kahvaltı tepsisini yatağın yanına koydum. Üşüdüğümü hissedince yorgana daha fazla sarıldım. Tanrım! Donuyorum. Bu tatilden kelimenin tam anlamıyla NEFRET ettim!

Yatağımda bir sağa bir sola dönmeye başladım. Tamam, çok sıkıldığımı itiraf ediyorum. Biraz da David ve sürtük kadının neler yaptığını da merak etmiyor değilim.

Yavaşça yataktan kalktım. Titreyerek bavulumun içinden kazaklarımdan birini çıkardım. Pantolonumu da çıkarıp giyindim. Kırmızı montumu da giyip botlarımı ayağıma geçirdim.

Hotelden çıkınca soğuk havayla beremi daha çok çektim. Gözlerimi kısarak çevremi taradım. Sağ tarafımda masalarda oturup sıcak bir şeyler içen vampirler vardı. Alex ve Marcus'u rahatlıkla seçebiliyordum. 

Gülümsemeye çalışarak oraya doğru yürüdüm.

Alex beni görünce kaşlarını çattı. ''Senin odanda olman lazımdı. Ne işin var burada?''

Omuz silkerek yanına oturdum. ''Canım sıkıldı. Ben de sizin yanınıza geldim.''

Marcus kaşlarını kaldırıp beni süzdü. ''Onu sen benim külağıma anlat. David'i merak ettin değil mi?''

Gözlerimi Marcus'dan kaçırarak konuyu değiştirmeye çalıştım. ''Mark nerede?''

Marcus konuyu değiştirdiğimi anlayıp göz devirme hareketini yaptı. ''Bilmiyorum. Son günlerde çok tuhaf davranıyor.''

Marcus'un omuzları çökerken merakla ona döndüm. ''Ne gibi?''

Marcus başını eğdi. ''O ciddi, beyfendi adamı pek sık göremiyorum. Hep işlerinin olduğunu söylüyor. Halbu ki tatile geldik. İşlerinin olmaması lazım.''

Hızla yerimden kalkarken Alex bana baktı. ''Nereye?''

Arkamı dönüp ilerliyorum ki ''Mark ile konuşmaya.'' dedim.

Marcus arkamdan bağırdı. ''İyi şanslar.''

Hotelin içinde dolaşırken bir yanda sövüyordum. Neredeydi Mark?

Sonunda onu aramaktan pes edip hotelin aşağıki katında olan bara gittim. Bara girdiğim gibi canlı müzik kulaklarımı sağır edecek seviyeye geldi.

Tam barmene doğru yürürken şokla dona kaldım. David, o kadınla oturuyor muydu yoksa ben mi yanlış görüyordum? 

Gözlerimi sıkıca yumdum ve tekrar açtığımda hayal kırıklığına uğradım. David o kadınla içki içiyordu! Kayak kaymayı öğreteceği kadınla...

Sinirden alt dudağımı dişlemeye başladım. Hala beni fark etmemişti David. Bundan yararlanarak sessiz ve karanlık olan masalardan birine oturdum. Ağzımda demir tadını hissedince yüzümü buruşturdum. Lanet, dudağımı kanatmışım!

Dilimle alt dudağımı yalayarak kanı temizlerken David ve sürtüğü izliyordum. Birden kadın David'e kucak dansı yapmaya başlayınca gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. Asıl garip olan David hiçbir şey olmuyormuş gibi içkisinden içmeye devam etmesiydi.

Kaşlarım çatıldı. Oraya doğru hamle yapacakken biri beni kolumdan tuttu. 

Sinirle arkamı döndüm. Damon buruk bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Ne yani ben onun yanına mı oturmuştum? Anlaşılan evet. ''Bırak Maria. Nasıl birisi olduğunu gördün işte. Onun için kavga edersen o kazanır.''

DİBE BATMIŞDove le storie prendono vita. Scoprilo ora