ALIŞVERİŞ

815 40 7
                                    

Arabadan heyecanla indim. Kalbim nedensiz yere küt küt atıyordu. Arabanın yanında hareket etmeden duramıyor ve David'in bir an önce yanıma gelmesini istiyordum.

Yanımda bir gölge oluşunca kafamı sağa yatırıp David'in karşıya bakan suratını inceledim. Yüzü yine ifadesizliğini koruyordu ama gözleri bunu bu sefer başaramamıştı. Gözlerinin açık yeşilliğindeki mutluluk parıltıları Miami'in sokaklarını aydınlatmaya yetiyordu.

Büyük alışveriş merkezine doğru yürürken ikimiz de sessizdik ama biliyordum ki ikimizde de şuan aynı duygular bulunuyordu. Heyecan ve bir şeyi nasıl yapılacağını bilemediğin için içinde oluşan korku. Evet, ikimiz de bu bebek işin de hiç bir bok bilmiyorduk. Özellikle de ben. Anne olacaktım ve bebeğin altının nasıl değiştirilmesi konusunda hiçbir fiktim yoktu.

Yanından geçtiğimiz bebek mağazasını son anda fark edip durdum. Heyecanla gözlerim vitrindeki manken bebeklerin üzerindeki elbiseleri taradı. Kız elbiselerine bakarken iç çektim. Bu kadar küçük bir şeyi nasıl bakabilecektim ben?

Mağazaya girdiğim gibi belimde soğuk elleri hissetmem bir oldu. David yine korumacılığını yapıyor ve arkamda bir koruma gibi duruyordu. 

Onu önemsememeye devam ederek elime minik bir kız bebek pijaması ve eldivenlerini aldım. Neden bebeklere eldiven takılırdı ki? Hem de sıcakta!

Her neyse... Pembe olan pijamaları hayranlıkla süzerken beyaz noktalarıyla bir uyum yakaladığını düşündüm. Bir an bu pijamaların içinde bizim bebeğimizi düşündüm. Tanrım! David'in gibi yeşil gözler, onun gibi siyah saçlı olan bir kızımız.

David'in kulağıma fısıldamasıyla kurduğum hayal dünyamdan sıyrıldım. ''Beğendiysen alalım Maria.''

Bir David'e bir de elimde tuttuğum pijamalara bakarken sırıtmadan edebiyordum. Ne kadar zamandır burada bu şekilde durduğumu bilemiyordum ama bildiğim tek şey bu pijamaları almaktı.

Pijamaları David'in getirdiği sepete koyarken birden yanımıza bir görevli kadın geldi. Giydiği kıyafetlerden ve yaka kartından anlaşıldığı gibi görevliydi. ''Kaç yaşında bebeğiniz?''

Görevlinin sırıtmasıyla ona içtenlikle gülümsedim. ''Daha doğmadı. Şey... Biz şimdiden bir şeyler bakalım dedik.''

Görevli kadın başını anladığını belirten bir şekilde sallarken önden ilerlemeye başladı. Biz de kadını takip etmeye başladık. Daha doğrusu ben. Arkama baktığımda David'in elinde telefonuyla mağazanın çıkışına aceleyle gittiğini gördüm.

Yüzüm düşse de belli etmemeye çalışarak gülümsememe devam ettim. Yaka kartından ismini okuduğum görevli Katy yeni doğan bölümünde durarak bana tavsiyeler vermeye başlatınca David'i unutmuştum. ''İlk mi olacak?''

Başımı aşağı yukarıya salladıktan sonra Katy vitrinden kırmızı bir bahçıvan kıyafeti çıkarınca gülümsedim. Kırmızı ve lacivert. Çok hoştu. Hep böyle kıyafetleri sevmiştim. 

Katy tereddütle bana döndü. ''Kızdı değil mi?'' Başımı yine sallarken ''Evet.'' diye mırıldandım.

Elindekini bana doğru doğrultunca küçük kıyafeti elime alıp dudaklarımı beğeniyle kıvırdım. ''Bunu beğendim. Şey... Bir de emzik, biberon, beşik gibi eşyalar da burada bulunuyor mu?''

Katy başını sallarken yüzünden gülümsemesini eksik etmiyordu. ''Tabi ki efendim. İleride sol da bu eşyaları bulabilirsiniz.''

Katy başka bir müşteri ile ilgilenmeye giderken elimdeki bahçivan modelli kıyafete bir kez daha baktım ve emin olarak ilerlemeye başladım.

DİBE BATMIŞWhere stories live. Discover now