BAĞ

1.3K 79 1
                                    

Gözlerimi karanlık odada kapı çarpma sesiyle açtım. Ah! Bu da neyin nesi şimdi? 

Kapıya doğru bakıp kimin geldiğine anlamaya çalıştım ama gözlerim şuan karanlığa alışamadığı için anlayamadım. 

Karanlıktaki kişi bana yaklaşarak üstüme çıktı. Gözlerimi kıstım ve bunun tanımadığım bir adam olduğunu fark ettim. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken geri geri kaçmaya çalıştım ama adam ahtapot gibi sarmıştı beni. 

Boynumu öperken -ki öpüyor mu emiyor mu yoksa başka bir şey mi yapıyor emin değilim- çığlık atmaya başladım. Lanet olsun Marcus neredesin? Hani buraya kimse giremezdi. Bu adamın burada ne işi vardı o zaman?

Çığlık atmaya devam ederken adamın dişlerini boğazımda hissettim. Lanet olsun! Kurtar beni Tanrım. Söz artık daha iyi bir insan olucağım.

Adam kanımı emerken yüzünü buruşturup bana baktı. ''Sen bağlanmışsın küçük sürtük. Şimdi ne yapacağız seninle. Belki de artık bakireliğini bozma vakti gelmiştir. Ne dersin?''

Adam sinsice sırıtırken elini pantolonuna doğru uzattı. ''Lanet olsun! Siktir git. Piç herif! Bırak beni.''

Yanağımdaki sızıyla gözlerim dolmuştu. O piç bana vurdu. O. Piç. Bana. Vurdu!

Sinirle ayaklarımı kırıp onun hassas bölgesine tekme attım. Adam kıvranırken onu üstümden hızla atıp ayağa kalktım. Kapıya doğru koşarken kolumdaki baskıyla yere doğru savrulduğumu hissetmemle zeminin acımasız soğunu sırtımda hissettim. Acı bir inleme çıktı dudaklarımdan. 

Adam pantolonunu çıkardı. ''Seni bağırta bağırta sikeceğim sürtük. Bunu hak ettin. ''

Hızla kalkmak istesem de adam ayağıyla beni itip eski halime almamı sağladı. Kalbim deli gibi atıyordu. Bu kadar aksiyon fazlaydı. Sanrım damarlarımda ki adrelalin sayesinde öleceğim şimdi. Tabi bu adam beni daha önce öldürmezse. Tanrım! Keşke David'in bakireliğimi bozmasına izin verseydim. En azından aramızda bağ vardı onunla.

Adam bana yaklaşırken ben de geriye doğru sürükleniyordum. ''Marcus! Lanet herif! Neredesin? Yardım edin!''

Yalvarıyordum resmeni. Gözümden bir damla yaş yanağımı ıslatırken adamın soğuk ellerini göğüslerimde ve dudaklarını da boynum da hissettim. Tanrım! Yardım et bana.

Kapının gürültüyle açılmasıyla kapadığım gözlerimi hızla açtım. Üstümde ki adam hızla kafasını kimin geldiğini görebilmek için arkasına çevirdi. Ben de onun baktığı yere bakınca David'in sinirli gözlerini gördüm. Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim ama şuan en mantıklık olan şey  sevinmekti sanırım.

David üstümdeki adamı alıp duvara çarptı sertçe. ''Sen benim kızıma nasıl dokunursun?''

Adam şaşkın gözlerle David'e bakarken bir an göz göze geldik. Gözlerimi ondan çekip yere odakladığım da hıçkırıklarıma engel olamıyordum. Ağlıyordum... Lanet olsun tecavüze uğrayacaktım.

David adama yumruklarını geçirirken ben yere oturur pozisyonuna gelerek bacaklarımı kendime çektim. Başımı eğip yüzümün görülmemesine sağlayarak ağlamaya devam ettim.

Belimde bir baskı hissetmemle havalanmam bir oldu. Yine birisi beni taşıyordu. Burnumu çekerek beni taşıyan David'e baktım. Suratı her zamanki gibi ifadesiz değildi. Kas katı kesilmişti sinirden tüm hücreleri. 

Başımı David'in göğsüne dayadığım da bu rahatlama hissinin tüm vucüdum da yayılmasına izin verdim. Odadan çıkınca Marcus'u gördüm. Ona hayal kırıklığıyla baktığımı biliyordum ama onun suratınaki o ifadeyi görünce hayal kırıklığım üzüntüye dönüştü. Yüzünde korkmuş ve üzgün bir ifade vardı. Yanağında ki kurumuş kan izi miydi? Vampirler ağlayınca kan mı akıyordu gözlerinden? İşte bu garip.

DİBE BATMIŞWhere stories live. Discover now