SARHOŞ

1.4K 75 2
                                    

Gözlerimi ovalayıp yataktan doğruldum. Yanıma bakınca David'in olmadığını görünce pek şaşırmadım.

Üstümdeki David'in tişörtüyle merdivenlerden inip dün akşam konuştuğumuz salona gittim. Mutfak neredeydi? İki gündür bir şey yemediğimi fark ettim.

Üçlü koltuğa yayılırken birisinin gelmesini bekliyordum.

Elinde poşetler olan yaşlı bir kadın içeriye girince gözlerimi ona çevirdim. Yaşlılıktan saçları beyazlaşmış ve yüzünde fazlasıyla kırışıklık vardı. İnsan mı acaba ?

Kadın beni görünce şaşırmış olsa da gülümsedi. "Merhaba kızım. Benim ismim Roselie. Sen kısaca bana Rose diyebilirsin."

Kadın sıcak kanlı biriydi. Ben de ona gülümseyip yayıldığım koltuktan doğruldum. "Benim ismim de Maria efendim. Memnun oldum tanıştığımıza."

Kadının yüzündeki gülümseme büyürken " İsmini zaten biliyorum kızım. Bu elimdeki poşetlerde sana uygun kıyafetler var. İstersen bakabilirsin." dedi

Hızla ayağıya kalktım. Kadına doğru yürüdüm. "Teşekkür ederim Rose."

Kadının elindeli poşetleri alıp David'in odasına doğru yürüdüm. Odaya girip poşetleri yatağın üstüne bıraktım.

Bir poşetin içinden siyah tek omuzu görülen yarasa modeli olan bir tişörtü elime aldım. Diğer poşetleri karıştırırken siyah bir şort buldum. Zaten genellikle koyu renkteydi. Gotik gibi. Ne kadar gotikleri sevmesem de siyah renk giysilere bayılırdım.

Seçtiklerimi alıp banyoya ilerledim. Kıyafetleri giymekten vazgeçip ilk önce duş almaya karar verdim. Elimdeki kıyafetleri odadaki yatağın üzerine koyup tekrar banyoya ilerledim. Üstümdeki David'in tişörtünü ve iç çamaşırlarımı kirli sepeti olduğunu tahmin ettiğim yere attım. 

Duşa girip sıcak suyu açıp saçlarımı ve vucüdumu ıslatmaya başladım. Bir süre sonra suyu kapattım. Etrafa bakınırken kadın şampuanı arıyordum ki buldum. Acaba burada kadın şampuanının ne işi var? Bana ne ya! İşime geldi daha çok.

Duştan çıkıp odanın kapısını kilitledim. Gerçi bunun bir önemi yoktu. Girmek isteyen her vampir kapıyı zorlanmadan kırıp gelirdi ama tetbir önemlidir. 

Üstümü giyindikten sonra koridora açılan kapının yanındaki boy aynasından kendime baktım. Saçlarımın dağınıklığını saymazsak çok sexyim.

Poşetleri karıştırmaya başladım. Belki tarak falan vardır diye. Çünkü bu poşetlerde bir kızın ihtiyacı olacak her şey vardı. Kıyafetler, makyaj mahzemeleri, ojeler, parfümler, pet bile var düşünün!

Tarağı bulunca zafer gülümseyip saçlarımı yolmaya ah pardon taramaya başladım. 

İşim bittikten sonra son bir kez aynada kendime bakıp gülümsedim. Dağıttığım eşyaları poşetlere koyup onlarla birlikte odadan çıktım.

Merdivenleri inecekken Rose'u görünce gülümsedim. O da aynı tepkiyi bana verdi. ''Ben de seni arıyordum Maria. Hadi gel! Sana odanı göstereyim.''

Başımı aşağı yukarı sallayarak onay verdikten sonra David'in odasının bulunduğu katta ilerlemeye başladık. Sonunda büyük bir kapısı olan odaya girince ağzımı kapalı tutmakta zorlandım. Tanrım! Ne kadar büyüktü! Burasının benim odam olup olmadığını anlamak için şaşkın gözlerle Rose'a baktım. Rose ise bana gülümseyip başını salladı. İkinci defa Tanrım! Burası benim odamdı.

Poşetleri kırmızı yorganı olan büyük yağaın üzerine koyup etrafı daha dikkatliincelemeye başladım. Yatağın önünde -tıpkı David'in odasındaki gibi- dolap bunuyordu. Beyaz ve siyahın birleşiminden oluşan dolap David'in dolabı kadardı. Neden onun odasıyla benim odamı karşılaştırıyorsam? Bunu önemsemeyip pencereye doğru yürüdüm. Yatağın sağ tarafındaki duvarda olan pencere bir ormana bakıyordu. Pencerenin önünde dışarıyı izlememin rahat olması için pembe renkte koltuk bulunuyordu. 

DİBE BATMIŞWhere stories live. Discover now