BABA?

862 42 9
                                    

Rahatsızca yerimden kıpırdandım. İştahım çoktan kaçmıştı. Üzüntüyle önümde yarısı yenmiş tavuğa bakıyordum. Dominic'in gelmesiyle ortam sessizleşmişti. Hafif çalan müzik birden durmuştu.

Eğmiş olduğum başımı kaldırıp kaşları çatık olan David'e baktım. Yüzünde tedirginlik ve öfkeden başka bir şey yoktu. 

Yan masaya oturmuş olan Dominc'e yan gözle baktım. Tanrım! Ne kadar sinir bozucu bir adamdı bu böyle. Birde bize bakıp sırıtıyordu. Acaba, aklından neler geçiyordu?

Bakışlarım tekrar David'i bulunca ''İstersen gidelim. Hem, ben doydum.'' diye mırıldandım. David'in gözleri dışarıya bakmış olduğu camdan bana döndü. ''Saçmalama, Maria. Ben bir piç için keyfimi bozamam.''

Başımı anladığımı belirten bir şekilde sallayıp meyve suyumu yudumladım. Dominic'e tekrar kayınca gözüm yanındaki iki adamla bir şeyler konuştuğunu gördüm. Bize bakmadığından yararlanarak onu süzmeye başladım.

Amanda gibi ela gözleri vardı. Saçları kumrallığını korumasına rağmen yüzündeki çizgiler yaşlılığının simgesiydi. İri bir adam değildi. Evet, uzundu ama vücudu o kadar iyi değildi.

''Gidelim mi?'' diye sorduğumda bakışlarım çoktan David'i bulmuştu. O rahatsız olmasa bile ben oluyordum.

David sıkıntıyla nefesini dışarıya verip ayağa kalktı. Cebinden bir miktar parayı masanın üzerine koyduğunda ben de çoktan ayağa kalkmış ve onu bekliyıordum. Dominic'in bize baktığını hissediyordum ve ona bakmamak için büyük güç harcıyordum.

David'in soğuk ellerini ellerimde hissedince ürperdim. Çıkışa doğru beni peşinden sürüklerken ''Annene çok benziyorsun Maria. Gözlerini ondan almışsın.'' Dominic'in sesiyle durdum.

Bu adam annemi nereden biliyordu ki? Mavi gözlerim anneme benziyordu. Şaşkınlıkla arkama döndüğümde Dominic'in bize bir iki adımlık bir mesafede olduğunu fark ettim. ''Sen annemi nereden tanıyorsun?''

David sessizliğini korurken onu soğuk elini hissetmesem burada olduğunu unutacaktım. Dominic'in gözlerinde özlem dalgası belirdi. Ama bu o kadar kısa bir zaman diliminde oldu ki hayal mi gördüm diye merak ettim. 

Dominic derin bir nefes aldı. ''Hiçbir şeyden haberin yok Maria. Ailen nasıl öldü?''

Sorusuyla yutkunmak zorunda kaldım. Gözlerim çoktan dolmuş ve hatırlamak istemediğim anılar hafızamı işgal etmişti bile. ''Tra... Trafik kazası...'' 

Dominic'in küçük ve kısık kıkırdaması doldu kulaklarıma. Kıkırdaması acı doluydu. Eğmiş olduğum başımı kaldırdım. Dominic'e bakarken onu hatırlamaya çalıştım. Görmüş müydüm onu daha önceden? Hiç sanmıyorum.

Dominic'in gözleri gözlerime kenetlendi. Beni büyülemiş ve bakışlarımı kaçırmamamı sağlıyordu adeta. ''Öz baban benim Maria.''

Sözleriyle kalbime bir ağrı girdi. Oradan hiç çıkmayacakmış gibi bir ağrı. Söylediği şeyle şok dalgası bedenimi sararken titredim. David'in elleri daha çok sıkı tutmaya başladı ellerimi. ''Yal... Yalan sö... Söylüyorsun.''

Titrek nefesimi dışarıya verdiğimde ağlamamak için kendimi çok kasıyordum. Bu yüzden vücudum ağırmaya başlamıştı. ''Bana inanman için bir sebep veremem sana Maria ama her şeyi anlatabilirim sana.''

Kaşlarım şaşkınlıkla kalkarken başımı hızla iki yana salladım. ''Yalanlarını dinleyerek kafamı karıştırmak istemiyorum Bay Dominic.''

Hızla arkama dönmüş gidiyordum ki elimi tutan elleri fark ettim. David de arkamdan gelirken şüpheler başımı ağrıtmıştı. 

Sonunda yorulduğumda durdum ve konuşmanın başından beri sessiz olan David ''Yalan söylüyormuşa benzemiyordu Maria.'' dedi sakince.

DİBE BATMIŞWhere stories live. Discover now